[Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#1
Gök mavisinden eser kalmamış bulutlu bir günün sabahının köründe uyanıyor ve naçizane ülkenin başkentinin kalabalık düzeninin tadını çok geçmeden çıkarmaya başlıyorsun. Malum seni uyandıran şey bir alarm veya korkunç bir kabustan ziyade sokaktan geçen insanların çok sesli sohbet etmesi oluyor. Oldukça sıcak bir günü geride bırakıp gece camı açık bıraktığın için pişman olmuş bir şekilde kalkıyorsun. Niye pişman olduğuna gelirsek, sadece öksürmekle kalmıyor, boğazında bir hayli balgam biriktiğini fark edip lavaboya koşuyorsun. Oldukça rahatsız edici bir uyanma merasiminin ardından kahvaltını yapıyor ve kapına bırakılmış olan gazeteyi de kahvaltı eşliğinde okuyorsun. Gazete içerisinde Tihami'de yaşanan olaylar dışında neredeyse hiçbir şey yer almıyor. Sevgilinden ayrıldığın ve ilk defa gerçek bir savaş alanını gördüğün bu günlerin geçip gitmesini, ve hatta yok olmasını istiyorsun ancak nereye baksan bu günleri hatırlatacak bir şeyler buluyorsun.

Savaşın üstünden geçen günlerin huzursuzluğu enerjini günbegün azaltsa da memleketinde bir amaca ve bu amacı seninle sırtlanmış olan arkadaşların olduğunu kendine sürekli hatırlatarak acını azaltıyorsun. Her gün onların sana nasıl ulaşacaklarını, kim aracılığıyla ulaşacaklarını ve ne zaman ulaşacaklarını sorguluyor, maviyi ve diğerlerini hatırlayıp acı tatlı hislerle kalakalıyorsun. Savaş sırasınca onlara ne olup ne bittiğini öğrenmek için can atsan da yaşadığın değişim ve savaşın sende bıraktığı kalıntıların aranızdaki henüz tam olarak başlamamış olan ilişkiyi zedeleme ihtimalinden korkuyorsun. Gazeteyi masaya bırakıp kahvaltı masanı toplamaya karar verdiğin anda dairenin dış kapısı çalıyor. Kapıya doğru ilerliyor ve delikten bakıp karşında hiç beklemediğin ama en akılda kalıcı kişiliğe ve görünüşe sahip olan Mavi'yi buluyorsun. Hemen kapıyı açıyor ve Mavi ile selamlaşıyorsun. Kendisi etrafına dikkatli bir şekilde baktıktan sonra senden izin istemeden evine giriyor ve kapıyı kapatıp konuşmaya başlıyor.

"Tihami'de gerçekleşen olaylardan sonra mektupları sıkı bir şekilde kontrol etmeye başladılar. Asıl planımız seni başka bir mekana yönlendirmek ve bu mekanda buluşmaktı ancak normal arkadaşlar gibi ev ziyareti yaparcasına buluşmanın daha doğru olacağını düşündük. Rahatsız ettiysem kusura bakma ama dışarıda birlikte görülmemiz pek doğru olmaz." Cebinden bir sigara çıkarıyor ve tam yakacakken tekrar cebine atılıyor ve bir sigara daha çıkarıp sana uzatıyor. "Kusura bakma, kullanıyor musun?" Evinde bulunan koltuklardan birine oturuyor ve olup biteni anlatmaya başlıyor. "Örgütte bulunan Polis Memuru arkadaşlarımız Tihami'deki savaşa gittiler ve her biri kurtuldu ancak ne yazık ki bir tanesinin kolu kırıldı. İyileşmesi biraz sürecek gibi görünüyor, o yüzden şimdilik o arkadaşı planlarımıza dahil etmeyeceğiz. Açıkçası o olaylar sırasında bizimle ilgili pek bir gelişme yaşanmadı ancak şimdi çok fazla şey yaşanıyor. Hükümet her türlü isyanı ve örgütü bastırma konusunda kararlı gibi görünüyor. Bizi bastıramayacakları kesin tabii. Eee, sen neler yaptın? Bir şeyin yok ya?" Sigarasını yakmaya çalışırken "Bu arada Mavi demeni tercih etsem de adım Thrao. Thrao Krenstodz. Umarım birbirimizi daha iyi tanıyacak kadar zaman geçirebiliriz." diyor ve gülüyor.

Mavi / Thrao Krenstodz
► Show Spoiler
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#2
"ANNEEEEEE!"
"Şu topu bana verir misin?"
"Kralımız sağ olsun ekonomi de iyi durumda."
"İki aya kalmaz Güney Tihami diye bir yer kalmaz bak görürsünüz. Pakt'ın eli armut mu topluyor?"
"ANNNEEEEEE!!!"
"Polislerimiz orada boşuna mı şehit oldu kardeşim?"


Genç kız başını gömdüğü yastığından öfkeyle kaldırdı. Sabah sabah evinin önünde bu kadar gürültü çıktığına inanamıyordu. Savaş için burayı terk edeli çok olmamıştı ancak çoktan eski hayatına adapte olmakta zorluk çekmeye başlamıştı. Başı adeta zonkluyordu. Yatak odasındaki komodinin üzerindeki ağrı kesicilere ve uyku haplarına gözü takıldı. Daha fazla ilaç içmemesi gerektiğini düşünse de acılarından kurtulmak için çaresiz kullanıyordu. Bu durumun tek bir artısı varsa o da alkolü azaltmasına sebep olmasıydı. İlaçları çekmecenin içine yerleştirip yatağından aşağı süzüldü ve odasının camını kapattı. Gece nasıl uyuyakaldığını bile hatırlamıyordu. Hangi akla hizmet camı açık bırakmıştı ki? Boğazında oluşmuş akıntıyı temizlemek için lavaboya yöneldi. Aynada yüzüne baktı. Belirgin bir şekilde kilo kaybetmişti. Göz altlarındaki kocaman morluklar kapatıcı altından bile belli olacak hale gelmişti. Saçlarının diplerinden beyazlar çıkmaya başlamıştı. Frum ve Ser aşkına, korkunç bir haldeydi.

Yüzüne soğuk su çarpıp kendine gelmeye çalıştı. Hiç aç değildi ancak bu gidişle sağlığını da kaybedecek ve kendini adadığı son işte de başarısız olacaktı. İş denebilirse ona tabi. O günden sonra içindeki suçluluk duygusu gittikçe azalmış ve yerini bitmek bilmeyen bir pişmanlığa, ızdıraba, acıya, isyana, değersizlik hissine bırakmıştı. Madam'ın mekanına gitmeyi bırakmıştı. Savaştan sonra yaşlı kadıncağızı bir kere bile görmeye gitmemişti. Onun soracaklarından, anlatmak zorunda kalacaklarından, içini dökmekten, doğruları konuşmaktan ölesiye korkuyordu. Aynı zamanda kendini açıklayamayacak kadar yorgun ve bitkin hissediyordu. Meinsu ile de görüşmemişti. Onun gözlerine bakmaktan ve yargılanmaktan çekiniyordu. Çiftliğe gidip ailesini ve hayvanları da görmemişti. Ailesine karşı öfke kusmaktan, başına gelen her şey için onları suçlamaktan ve herkesi yakıp kül etmekten korkuyordu. Kendini insanlardan, sevdiklerinden, sosyal hayatından iyice soyutlamıştı. Belki de bir şekilde kendisini cezalandırıyordu. Örgütten haber gelmediği her dakika daha da boğuluyordu. Onu daha ne kadar bekleteceklerdi? Şu anda en çok istediği şey günlük hayatın sıradanlığından kurtulmaktı. Kendini ufacık da olsa duygu hissedeceği bir yerde bulmak istiyordu. En değer verdiği şeyi kaybetmişti. Kendisinden bir parça eksilmişti. Bu eksilen yeri ne yaparsa yapsın dolduramayacaktı. Artık her şey için çok geçti. Hayatta tek bir amacı vardı ve ona yönelik çalışması gerekiyordu.

Zoraki bir şekilde kahvaltısını yaparken kapısının önüne bırakılan gazeteyi de gayriihtiyari eline almış bulundu. Tihami haberlerinden başka bir şey olmayacağı bu kadar barizken neden böyle bir şey yaptığına anlam verememişti. Gazeteyi öfkeyle buruşturup bir kenara fırlattıktan sonra kafasını yemek masasına gömdü. Artık her şeyi unutmak ve eski günlere dönmek istiyordu. Eskiden hissettiği gibi hissetmek istiyordu. Geriye dönebilecek miydi? Bu acı hiç dinecek miydi? Yüreğinin üzerinde kaldırmayacağı kadar büyük bir yük vardı. Huzurlu ve mutlu günleri çok eskide kalmıştı sanki. Kendini zorla masadan kaldırıp sofrayı topladı ve fırlattığı gazeteyi düzleştirip masanın kenarına yerleştirdi. Bulutlu hava kendi iç sıkıntısını yansıtıyor gibiydi. Dış kapının çalması ile yerinden sıçradı. Beklediği kimse yoktu. Polisler mi gelmişti? Kralın ona sorgulanması ihtimali olduğunu söylediğini hatırlıyordu. Korkacak bir şeyi yoktu ancak yine de rahatsızlık duymaktan kendini alamadı. Yavaşça kapı deliğine yöneldi. Düşündüğü ile taban tabana zıt bir isimdi karşısındaki. Mavi.

Mavi'yi görmesi ile kapıyı açması bir olmuştu. Ondan biraz korktuğu için miydi yoksa şu anda en çok görmek istediği insan o olduğu için miydi emin değildi. Acele bir selamlaşmadan sonra genç adam izin bile istemeden içeri girmişti. Onu buraya getiren sebebin ne olduğunu da kısa süre sonra öğrenmişti. Gelişinden rahatsız olmadığını -hatta tam aksine hoşnut olduğunu- belirtir bir şekilde başını salladı. Kendisine uzattığı sigarayı tuttu. Hayır sigara kullanmıyordu. Daha önce de hiç içmemişti. Belki de bir yerden başlamasının zamanı gelmişti. Polislerin sık sık tütün tükettiklerini görürdü ve kokusundan nefret ederdi. Sigarayı bu kadar sevdiklerine göre gerçekten rahatlatıcı bir etkisi olmalıydı. O da sigara içiyor muydu acaba? Hayır... Şu an onu düşünmemeliydi. Mavi'nin sigarasını yakması için ona yöneldikten sonra ciğerlerine hafifçe çekip nefesini dışarı verdi. İğrençti. Tadı da kokusu da berbattı. Birkaç kere şiddetle öksürdü. Hayatında tattığı en berbat şeydi bu ancak son zamanlarda ağzındaki tat kadar kötü değildi.

Mavi koltukların birine geçip onunla konuşmaya başladı. Livei aynada ne kadar korkunç göründüğünü ve şu anda makyajsız olduğunu hatırladıkça adamın gözlerinin içine bakmaya çekiniyordu. Durumunu anlamaması için tanrılarına yalvarmaya başladı. "Lütfen bir şey sormasın. Lütfen hiçbir şeyi çakmasın. Ben iyiyim. Ben çok iyiyim. Çalışabilirim. Her şeyi yapabilecek gücüm var." Mavi'nin onu aşağılaması veya azarlaması şu anda başına gelmesini en son istediği şeydi. Başı öne eğik bir şekilde yavaş yavaş sigarasını içerken anlattığı her şeyi dikkatle dinledi. Demek Tihami Savaşı'na onunla birlikte gidenler arasında örgüt üyeleri de vardı. Onlarla uzun bir süre bir arada bulunmuş olsa dahi hiçbiriyle birebir konuşma fırsatı bulamamıştı. Onlar Livei'yi tanıyorlar mıydı? Yaşanan şeyler Mavi'nin kulağına gitmiş miydi? Genç kız gittikçe paranoyak olmaya başlıyordu. Genç adamın ona hal hatır sorması ile birlikte irkildi. Biliyor muydu? Bilmiyor muydu?

Livei vermesi gereken doğru cevabın ne olduğunu düşünmeye çalışırken Mavi ona aniden gerçek adını söylemişti. Boğazına büyük bir yumru oturduğunu hissetti. Elleri belirgin bir şekilde titremeye başlamıştı. Neden korkuyordu? Görünürde tuhaf bir şey yoktu ancak Livei'nin tanımlayamadığı bir hava hakimdi sesine. Neden ona ismini söylemişti ki? Genç kız ona ismini sorduğu zaman asla vermeyeceğini, bilmesinin kötü olduğunu söylememiş miydi? Onu ortadan mı kaldıracaklardı? Belki de gerçek adı değildi. Genç kızı deniyor muydu? Bu bir test miydi? Livei boğazını temizledikten sonra gözlerini parmaklarının arasında kendi kendine yanmakta olan sigarasına indirdi. "Teşekkür ederim... Ben iyiyim. Döndüğümden beridir sizden haber bekliyordum. Beni merakta bıraktınız doğrusu. Savaş ani ve beklenmedikti ama size dönebildiğim için mutluyum. Bundan daha önemli bir şey yok." Başını kaldırıp genç adamın gülümsemesine karşılık vermeye çalıştı. "Ben de öyle olmasını umuyorum Mavi. Peki... Şimdi ne yapıyoruz?"
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#3
Sigara içtiğinde verdiğin tepkiye kısaca gülen Mavi, sigarasını bitirene kadar savaş sırasında ve sonrasında neler yaşandığını anlatmaya karar verdi. "Birazdan çıkarız ama önce olanları kısaca özetleyeyim. Dediğim gibi savaş sırasında neredeyse hiçbir şey olmadı ancak bir grup insanın bizi gözetlediğini fark ettik. İlginçtir ki bizi gözetleyen insanların verilerini toplayıp ortaya çıkardığımızda hiçbirinin polis olmadığını anladık. Bu durum bizi şaşırttı, çünkü polislerle bugüne kadar çok problem yaşadık ancak hiçbir zaman başka örgütlerle ve insanlarla bir sorunumuz olmadı. Varlıklı bir adamı veya bağlantıları olan bir soyluyu asla sinirlendirmedik. Olabildiğince sessiz sedasız hareket ediyoruz. Hala bunun peşindeyiz ancak sorun şu ki son iki haftadır takip olayları arttı. Daha geçen gün kendi evimin önünde maskeli bir adamın beni izlediğini, camımdan bakıp notlar aldığını gördüm. Ne diyeyim, bu beni korkuttu. Amacım uğruna ölmek benim için problem olmaz, ancak amacım uğruna ölmezsem bugüne kadar yaptığım her şey boşa gider. Bu adamlar kim ve ne bilmiyoruz ama onları durdurmadan hiçbir planımıza devam edemeyiz."

Yakınında bulunan bir camı açıp sigaranın çöpünü attıktan sonra ayağa kalkıyor ve omzuna dokunuyor. "Şimdi olabildiğince normal kıyafetler giymeni, ancak yanına takviye tüpleri almanı isteyeceğim. Örgüt üyelerimizden biriyle buluşacağız. Kendisi şu an örgütte bulunan en genç üyemiz ve önceden soylu sayılan, Deinzei kökenli olduğu için soylu statülerini kaybetmiş bir aileden geliyor. Kendisiyle konuşurken olabildiğince saygılı olmanı isteyeceğim. O bize örgüt üyelerini saptama konusunda yardım edecek." Mavi'nin talimatlarına uygun kıyafetler giyiyorsun, hazırlandığında Mavi'ye haber veriyorsun ve evden çıkıyorsunuz.

Evden çıktığınızda Mavi etrafını iyice gözlüyor ve sola doğru yürümeye başlıyorsunuz. Birkaç sokak ilerledikten sonra bir restorana giriyorsunuz. Restoran dışarıdan oldukça şık görünüyor ve Gedhilfe mutfağının lüks yemeklerinin servis edildiği bir restoran gibi duruyor. İçine girdiğinizde müşterilerin genellikle şık giyindiğini, zengin kesimden olduğunu fark ediyorsunuz. Masalardan birine gidiyorsunuz ve yanında bir değnek ile oturan, başının bir kısmı sargılı olan kırmızı saçlı genç bir çocuk ile karşılaşıyorsunuz. Çocuk kalkmaya yelteniyor ancak Mavi kalkmamasını söyleyip elini sıkıyor ve yanında bulunan sandalyelerden birine oturup senin de oturmanı işaret ediyor. Çocuk Mavi ile selamlaştıktan sonra sana dönüyor. "Merhabalar, kendimi takdim edeyim izninizle. Ben Eidhæn Thrapeilsi. Çok memnun oldum." Çocuğa geri selam verdikten sonra Mavi söze giriyor ve "Çok bekletmemişizdir umarım Eidhæn." diyor. Eidhæn önünde bulunan kağıdı size döndürüyor ve "Hiç önemli değil, çizim yapıyordum." diyor. Önce kağıda bakıyor, sonra da Mavi'ye bakıyorsun ve kendisinin gülümsediğini fark ediyorsun. "Çok iyi olmuş, ellerine sağlık Eidhæn." Eidhæn, sana dönüyor ve "Teşekkür ederim. Lütfen kendinizi tanıtın ve buraya gelme amacınızı söyleyin." diyor. Mavi sana bakıyor ve kendini tanıtmanı beklediğini belli ediyor.

Eidhæn'in Çizimi
► Show Spoiler

Eidhæn Thrapeilsi
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#4
Mavi, genç kıza Gedhilfe'de olmadığı süreçte neler yaşandığını kısaca özetlemişti. Onu özenle dinlemeye ve anlattığı her şeyi aklına kazımaya gayret gösterdi. Bu adamla konuşurken gardını almaktan geri koyamıyordu kendini. Belki de hala güven problemleri yaşıyordu. Sonuçta çok fazla şey yaşamıştı ve bu ortamda kendini hala bir yabancı gibi hissediyordu. Mavi bir grup insanın kendilerinin peşine düştüğünü ve onları izliyor olduğunu söylemişti. O halde neden genç kızın evine gelmişti ki? Livei'yi de bu durumda hedef göstermiş olmuyor muydu? Aklından ne geçiyordu onun? "Belki de bizi takip etmeleri için bir sorun yaşamamızın gerekmediği tiplerdir. Merak insana pek çok şey yaptırabilir." Bunu neden söylediğini kendi de bilmiyordu. Genç kız hala olanlar için kendisini mi suçluyordu? Tüm başına gelenler merak yüzünden miydi? Mavi'ye odaklanması gerekirken yine iç dünyasıyla bir sorgulama yaşamaya başlamıştı. Bu şekilde davranmaya devam ederse saçmaladığını fark edeceklerdi. Artık toparlanmalıydı.

Mavi, camı açıp sigarasını genç kızın bahçesine attıktan sonra ondan hazırlanmasını istemişti. Livei, Mavi'nin parmaklarından kayarak muhtemelen çimlerin üzerine dumanı hala tüterken düşen sigarayı bakışlarıyla takip etmekten kendisini alamadı. "Evde çöp poşetim vardı..." diye mırıldandıktan sonra omuzlarını silkeleyerek yatak odasına doğru ilerledi. Erkekler... Düşüncesiz, kalpsiz, duyarsız, vurdumduymaz yaratıklar... Tek yaptıkları zarar vermekti. Bir tek bu işe yarıyorlardı zaten. Hışımla dolabını açıp gündelik kıyafetlerini üzerine geçirdi. Yüzüne biraz canlılık katması açısından kırmızı rujunu dudaklarına pıt pıt dokundurup dağıttı. Kirpiklerini de kıvırıp rimel sürdü. Saçlarını özenle taradı ve her zamanki gibi yukarıdan at kuyruğu şeklinde topladı. İşte şimdi bir insana çok daha fazla benziyordu. Mavi'nin emrettiği üzere her vaka öncesinde kendilerine temin edilen dört takviye tüpünü yanına aldı. Mavi'ye hazır olduğunu söylemesi ile birlikte evden çıktılar.

Livei yol boyunca nasıl birisiyle görüşeceğini hayal etmeye başladı. Örgütün en genç üyesi olduğu ve rütbesini kaybetmiş Deinzeli bir soylu olduğunu söylemişti Mavi. En genç üye olduğuna göre yaşı Livei'den küçük olmalıydı. Livei nasıl saygılı konuşması gerektiği hakkında içinden prova yapıp durdu. Normalde yeni insanlarla tanışırken kendisini çok rahat hissederdi ancak şimdi nedense gerilmişti. Keşke biraz çakırkeyif olsaydı. O zaman işler kolaylaşırdı.

Mavi ile birlikte birkaç sokak ilerledikten sonra bir restorana girmişlerdi. Livei burayı biliyordu, önünden daha önce defalarca geçmişti. İçeride hiç yemek yemiş miydi onu hatırlamıyordu. Pahalı bir mekandı burası. Etrafta sosyetik insanlara rastlamak mümkündü. Mavi'nin peşinden bir masaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Masadaki kişiyle göz göze geldiğinde şaşkınlıktan bir süre donakalmaktan kendini alamadı. Bu şahsın elinde bir değnek vardı. Başı sargılıydı ve sargı tek gözünü kapatıyordu. En önemlisi ise... Kendisi daha bir çocuktu. Küçücüktü. Livei ona karşı şiddetli bir acıma duygusu hissetti. Bir anda resmi konuşması gerektiği ve saygılı olması gerektiği aklından uçuvermişti. Çocuk kendini tanıttığında ona kocaman gülümseyerek karşılık verdi. Konuşma işini Mavi başlatmıştı. Çocuk çizim yapıyordu. Yaptığı çizim gerçekten muazzamdı. Herhalde zengin çocuğu olmak böyle bir şeydi. Resim yapmak hep pahalı bir hobi olarak görünmüştü Livei'ye. Onun işi hayvanlarla ve ekinlerleydi sonuçta. Pek sanatsal değildi.

Çocuğun ismi Eidhæn Thrapeilsi idi ancak ona ismiyle mi soyismiyle mi hitap etmesi gerektiğinden emin değildi. Mavi ona ismiyle hitap etmişti ancak kendisinden saygılı olmasını istemişti. En sonunda hitap etmemeye karar verdi. Olayların gidişatına göre ayak uydururdu. Buraya neden geldiğini ve onunla neden tanıştırıldığını da bilmiyordu. Çocuk ondan kendisini tanıtmasını isteyince başını saygıyla hafifçe eğdi. "Benim ismim Livei Nyawodz. Gedhilfe polis teşkilatında polis memuruyum. Tanıştığımıza çok memnun oldum." Sesinde saygıdan ziyade sıcak bir tını oluşmasına engel olamamıştı. Karşısında yaralı bir çocuk vardı sonuçta. Ne kadar ciddi ve soğuk durabilirdi ki?
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#5
Eidhæn kendini istemsizce sıcakkanlı tanıtmana karşılık olarak hafif bir gülümseme eşliğinde başını eğiyor ve "Tekrardan tanıştığıma çok memnun oldum. Bu ülkenin çarpık düzenini birlikte onarabileceğimiz kanaatindeyim." diyor. Mavi, sana bakıp 'potansiyel var, değil mi?' dediğini anlayabileceğin bir ifade takınıyor. Sürekli olarak kaşlarıyla Eidhæn'i gösteriyor ve kendisinin ne kadar kabiliyetli ve asil olduğunu vurgulamaya çalışıyor. Eidhæn tekrar söze girince ikiniz de dikkatinizi ona veriyorsunuz. "Ben soylu bir aileden gelmenin kötü olduğuna inanan bir insan değilimdir. Ancak şunu da bilirim ki soylu bir ailenin yerine getirmesi gereken çeşitli sorumlulukları vardır. Bu sorumlulukları yerine getirmeyen bir soylu aile maddi ve manevi hiçbir varlığını hak etmemektedir. Beni ise en çok ne üzüyor, biliyor musunuz Livei Hanım? Bu ülkenin bir soylu aileden istediği her şeyi yerine getiren sayılı ailelerden birine mensubum. Buna rağmen aileme edilen haksızlıkların milliyet kökenli olması beni derinden yaralıyor. Ailem bu ülkenin ekonomisinin işlemesi için canını dişine takmış, varını yoğunu ortaya koymuş bir aile. Açtığımız fabrikaların çoğunluğu hala güncel olarak işletilmekte. Peki size soruyorum, milliyetimiz, kökenimiz neden sonumuzu getiren yegane unsur olmak zorundaydı? Bunu bana açıklayabilir misiniz?" Duraksıyor ve bir anda bir şey hatırlamışçasına bir ifade takınıp garsona sesleniyor ve "Hanımefendi ve beyefendiye lavanta çayı ikram etmek isterim." diyor. Garson başıyla isteği onaylayıp hızlıca mutfağa gidiyor ve çaylarınızla geri dönüyor.

Mavi söze giriyor. "Çok haklısın Eidhæn. Bizim kavgamız varolan düzeni yıkmak gibi saçma bir amaç uğruna değil. Biz bu çarpık düzeni onarmak istiyoruz. Kökeni yüzünden ayrımcılığa maruz kalan Deinzeilerin haklarını yasal yollarla ve hukuk aracılığıyla arayamadığımız için bu yola başvuruyoruz. Ailenin çektiği eziyeti başka hiçbir aile çekmesin diye bu yoldayız." Eidhæn, sırıtıyor ve "Bu amacı sizin gibi atılgan insanlar üstlendikçe başarma yolunda rahatça ilerleyeceğiz. Buna şüpheniz olmasın." diyor. Eidhæn önünde duran lavanta çayından bir yudum aldıktan sonra tekrar sana dönüyor ve "Neden bu örgüte katılma kararı aldınız Livei Hanım? Nedenlerinizi öğrenmek isterim." diyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#6
Livei, Mavi'nin kaş göz hareketlerine gülmemek için kendisini çok zor tutabilmişti. Mavi'ye çocuğu sevdiğini belli eden bir bakış attı. Bu gibi durumlarda nedense hep gülesi geliyordu. Ayrıca Mavi neden onun onayını istemişti ki? Kendisi de örgütte fazlasıyla yeniydi. Çocuğun hayat hikayesini dinlerken gözlerinin dolmasına engel olamadı. Bu ülkede her şeyden habersizce huzurlu hayatını idame ettirirken insanlar binbir çeşit haksızlık ile baş etmeye çalışıyorlardı ve buna rağmen ayakta duruyorlardı. Ülkede hukuk sistemi krala bağlıydı. Kral onları görmezden gelmeye karar verdiği sürece haksızlıklarını dile getirebilecekleri bir ortamları yoktu. Zaten bunu denerlerse muhtemelen susturulurlardı, sonsuza dek. Üstelik ülke hala bu kesimin öncülüğünü ettiği fabrikaların balını kaymağını yemekteydi. Çocuğun anlattığına göre ailesi ekonomiye büyük katkılarda bulunmuştu ancak hükümetin gözünde hiçbirinin bir önemi yoktu. Livei'nin gözlerinin önüne kralın soğuk bakışları ve acımasız ses tonu gelmişti yeniden. "Deinzeilerin günümüzde neden saklandığını soracak olursan biz uzlaşma yoluna gittiğimiz halde bahaneler kullanarak tehlikeli bir ortam yaratan kendileri, o yüzden artık bunu hak ettiklerini düşünmüyorum. Yani anlayacağın artık amacım, amacımız onları kucaklamak değil, bitirmek. Bu sebepten ötürü acılarının dinmesi veya saldırganlıklarının bitmesi gibi amaçlarla uzlaşmaya gitmeyi düşünmüyorum artık."

Livei öfkeyle dişlerini sıktığını Eidhæn'in ona seslenmesi ile birlikte fark etti. Dalıp gitmişti. O sözcükleri bu zavallı insanlar duyacak olsalar ne tepki verirlerdi acaba? Ağlarlar mıydı? Öfkelenirler miydi? Belki de her ikisi birden... Livei o gün krala bir cevap veremediği için kendisini suçluyordu. Keşke ona düşünce biçiminin ne kadar tek taraflı ve bencilce olduğunu cesurca söyleyebilseydi. Belki bir sonraki karşılaşmalarında söylerdi. Kralın ondan şüphelendiğinden emindi zaten. Savaşta olanlardan sonra belki de kendisini takip ettirecekti. Bir sonraki karşılaşmalarında ise ya idam ettirilirdi ya da ömür boyu hapsi boylardı. Livei kendini yaşanabilecek her türlü sonuca karşı hazırlamıştı.

Çocuğun kendilerine lavanta çayı sipariş etmesi ile düşüncelerinden sıyrıldı. Lavanta çayı mı? Livei daha önce hiç lavanta çayı içmemişti. Tadı nasıldı acaba? Küçükken uyuyamadığı gecelerde annesinin bahçeden topladığı lavantaları yastığının altına yerleştirdiğini hatırlıyordu. Rahatlatıcı bir etkisi olduğunu söylerdi hep ona. Genç kız lavanta kokusundan nefret ederdi ancak annesini kırmamak için katlanırdı. Garsonun çayı önlerine koyması ile birlikte o tanıdık nahoş koku burnuna çarptı. Bu koca fincanı bitirmek kabus gibi olacaktı. Yüzünü ekşitmeden içmeyi başarabilir miydi?

Mavi ile aralarındaki birkaç söyleşiden sonra Eidhæn ona bu örgüte neden katıldığını sormuştu. Bir an için ne söylemesi gerektiğini düşündü. Hislerini tek bir cümlede toparlamak istese ne derdi acaba? Sonuçta alakası olmadığı halde onlarla birlikteydi. Bunu garip karşılaması normaldi. Çocuğun ona güvenmesini istediğinden olabildiğince dürüst olmaya çalıştı. "Kader..." diye mırıldandıktan sonra devam etti. "Kadere inanır mısınız bilmiyorum ancak neden burada olduğumu ancak böyle açıklayabilirim sanırım. Deinzei halkının ismini dahi yakın zamana kadar hiç duymamış sıradan bir vatandaştım. Kaderin bizi bir araya getirdiği ve yine kaderin bizi uzaklaştırdığı insanlar bana bu ülkenin gerçek yüzünü gösterdiler. Onlara minnettarım. Onlar sayesinde Mavi ile de tanıştım. Ayrıca polis memurluğu sürecinde de tanık olduğum birtakım olaylar bana bu ülkede gizli saklı yapılan işlerin açıklananlardan fazla olduğunu gösterdi." Dyoch ve Dhæcho'nun ismini söyleyip söylememe konusunda kararsız kalmıştı. "Dediğiniz gibi ülkenin çarpık düzeni ile yüzleştiğimde bunun daha fazla böyle devam etmemesi gerektiğine kanaat getirdim. Bunu doğru bulmuyorum. Ezilen, hor görülen, her türlü haksızlığa uğrayıp yok sayılan, yok edilen bir halkın varlığını bilerek ve bu halkın mensuplarının çektikleri acılara şahit olarak geceleri başımı yastığa rahatça koymam mümkün değildi. Vicdanım buna elvermezdi. Örgüte bu yüzden katıldım." dedikten sonra aklına örgüte katılırken karşılaştığı köpek yavrularını öldürmekle ilgili olan sıcak seremoninin gelmesiyle yüzüne dağılan gülümsemeye engel olamadı. Acaba karşısındaki bu çocuk da aynı testlere maruz kalmış mıydı? "Şey... Sormamın bir mahsuru yoksa nasıl böyle feci yaralandığınızı merak ettim." dedi çocuğun sargılarını ve değneğini işaret ederek gözleriyle. Livei de böyle birisiydi işte. Merakına ne zaman yenik düşmemişti ki?
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#7
Eidhæn oldukça kişisel soruna karşılık olarak gülümsüyor ve "Elbette mahsuru yok, sakladığım bir şey değil. Zamanında ailemiz bir malikaneye sahipti ve bu malikane Gedhilfe'nin Gedhilf kökenli çiftçilerinin çoğunlukta olduğu güney kıyılarına yakındı. Malikanemizin beş dakika uzaklığında bir sürü çiftlik bulunurdu. Bir gün gittiğim eğitim kurumu bu çiftliklerden birine tur düzenleyeceğini duyurdu, ben de ailemden izin aldım ve tura katıldım. Soylu yaşamıyla bir problemim yoktur ancak diğer yaşam tarzlarını, özellikle de doğa ile iç içe olan çiftçilik yaşamını yakından incelemek, ve hatta mümkünse bu insanlara bir yardım eli uzatmak istedim. Dediğim gibi, tura katıldım ve tur boyunca size ne kadar büyülendiğimi anlatamam. Bize birbirinden farklı meyveler ikram ettiler, taze inek ve keçi sütü denedik, at bindik ve nicelerini yaşadık. Günün sonunda evim yakın olduğu için tur otobüsüyle dönmeyi reddettim ve eve gitmeden önce çiftliği yürüten beyefendi ile muhabbet ettim. Adama yardımcı olmak istediğimi, çiftliğe bağış yapmak istediğimi söyledim. Adamcağızın mutluluktan gözleri doldu, beni de ağlattı. Biraz dert yandı, kahve ikram etti ve evin yolunu tuttum. Ki ne öğreneyim? Adamın benden 10-15 yaş büyük iki oğlu varmış ve muhabbetimize kulak misafiri olmuşlar. Ailecek element kullanabiliyorlarmış. Yolu yarılamışken atlarla bana yetiştiler, önce atlarıyla bana çarptılar. Sonrasında içlerinden biri Sezyum ateşi kullanarak başımın bir kısmını yaktı. Anlayacağınız o gün gerçekten sağlam pataklandım. Bana bir Deinzei züppesinden yardıma muhtaç olmadıklarını söylediler ve beni ölesiye dövdüler. Tabii bu olayın hemen ardından ailem haberdar oldu ve babalarına haber yetişince babalarından bir güzel dayak yemişler. Ancak içimde hiçbir kin yok, biliyor musunuz? Belirli bir yaşı geçmemiş olan insanları ideolojileri üzerinden suçlayamazsınız. Bu insanlar benim gitme şansı elde ettiğim özel kurumlarda eğitim alacak gelire sahip değiller. Devlet kurumlarında ise Deinzei karşıtı propaganda yıllardır yapılıyor. İki gencin bu propagandaya yıllardır maruz kaldığını ve babalarının bir Deinzei kökenli zengin çocuk ile anlaştığını düşünün. Gerçekten, yaşadıklarımı hak etmemiş olsam da o ikisine asla kızamadım ve kızabileceğimi sanmıyorum." diyerek açıklıyor.

Mavi, sinir harbi ile masaya vuruyor ve "Pardon da madem element kullanabiliyorlar, polis memuru olup babalarına yardım etselerdi? O zaman senin desteğine de ihtiyaçları olmazdı hem. Haksızsam haksızsın de!" Eidhæn, gülümsüyor ve "Sakin ol Mavi. Frum ve Ser aşkına biraz düşün. Devletin ideolojik yapısına bel kemiği olmuş olan polis memurluğuna katılsalar ne değişecek? Ailelerinin alım gücü elbette artacak ama babaları evlatları için bu hayatı ister mi sanıyorsun? O adam yaptığı işle gurur duyuyordu, gördüğüm en onurlu insanlardan biriydi. Oğullarını devlet malı haline getirmek isteyecek son kişi olduğuna adım gibi eminim. Hem, oğulları gibi çarpık bir ideolojiye sahip değildi, adam Deinzei propagandalarının var olmadığı zamanlarda okumuş, eğitimli bir adamdı. Şimdi Frum ve Ser ile bir oldu. Öldüğünde çok ağlamıştım." Bir sessizlik başlıyor ve bu sessizliği senden başka kimse bitirecek gibi görünmüyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#8
► Show Spoiler
Livei, çocuğun anlattığı hikayeyi dinlerken farkında olmadan lavanta çayının dibine gelmişti. Yüzü, dinlediği hikayenin acılığı ile ekşimiş olmalıydı zira lavantanın kokusuna da tadına da alışmıştı. Eidhæn'ın zengin, pohpohlanmış ve şımarık birisi olmasını beklerdi ancak doğal hayata ve çiftçiliğe merak duyması oldukça hızlı bir şekilde Livei'nin ona karşı kanının kaynamasını sağlamıştı. Çiftçinin oğulları tarafından darp edilmesi ne kadar da korkunç bir kaderdi. Bunlar tam olarak ne zaman yaşanmıştı? Yaraları yeni olduğuna göre yakın zamanda olmalıydı. Belki de o kadar feci dövülmüştü ki kalıcı hasar oluşmuştu vücudunda. Livei bunu da sormak istedi ancak ayıp olacağını düşünerek vazgeçti. Mavi'nin öfkeyle masaya vurması sonucu bardakları titremiş ve çıkan gürültü sebebiyle birkaç şaşkın göz onlara dönmüştü. Livei, Mavi'nin bu yönünü ilk kez gördüğünden gülümsemesini saklamadan ona sakin olmasını işaret edercesine öfkeli adamın omzunu sıvazladı. Eidhæn da aynı şeyi düşünmüş olacaktı ki gülümsemiş ve sakin olması gerektiğini söylemişti.

Yaşlı çiftçinin ölümü konuşulduktan sonra gözleri hafifçe dolan Livei boğazını temizleyerek Eidhæn'a yöneldi. "Yaşadıklarınız beni çok duygulandırdı açıkçası çünkü bizzat kendim de çiftlikte büyümüş bir köylüyüm. Çiftlik aileme ait olsa da işten güçten kafamı kaldırdığım her vakit onları ziyaret eder hayvanlarla ve bitkilerle ilgilenirim. Eğer siz de kabul ederseniz size çiftliğimizi gezdirmek isterim. Bağış amaçlı değil beni yanlış anlamayın. Zihninize yer edinmiş olan kötü anıları, güzel anılarla değiş tokuş etmek isterim. Köyümün Deinzei vatandaşlarından haberdar olduklarını bile sanmıyorum bu yüzden içiniz rahat bir şekilde ziyaret edebilirsiniz. İstediğiniz kadar da kalabilirsiniz. Annem erkek çocuklarını çok sever, ziyaretinizden onur duyacaktır." dedi gülümseyerek. "Yalnız merak ettiğim bir husus var. Devlet okullarında Deinzei propagandası yapıldığını belirttiniz. Ancak bana Deinzei halkının gizlendiği, tarih kitaplarından isimlerinin silindiği ve azınlıklar listesinde bile geçmedikleri söylendi. Hatta ben de bu azınlığın varlığını örgüt sayesinde öğrendim. Propaganda derken neyi kast ettiniz merak ettim doğrusu."
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#9
► Show Spoiler
Eidhæn'in sakin tavrı kendisini çiftliğine davet etmen ile bir anda yok oluyor ve yüksek bir sesle "Onur duyarım! Ayrıca doğal ürünler satıyorsanız almak da isterim. Çiftlikleri çok seviyorum." diyor. Daha önce bu yönünü hiç göstermemiş olacak ki Mavi'nin yüz ifadesi adeta kuş görmüş bir kediyi andırıyor. Kendisine yönelttiğin soruyu dikkatle dinleyen Eidhæn boğazını çayının yardımıyla temizliyor ve söze giriyor. "Deinzei isminin saklandığı doğru ancak işler o kadar siyah beyaz değil. Üniversitelerde nasıl işlediği hakkında fikir sahibi değilim ancak ilkokullarda Deinzeilerden Gedhilfe ile yıllar boyu savaşmış ve Gedhilfe'nin doğal kaynaklarını çalmış eski bir ülke olarak bahsediliyor. Elbet Deinzei ismi kullanılmıyor ancak Deinzei tarihi tamı tamına alınıyor ve anlatılıyor. Elbette Gedhilfe hükümetinin Deinzeilere yaptığı haksızlıklar çıkarılıyor. Benim fikrimi sorarsan neden bu kadar karmaşık bir politika izliyorlar merak ediyorum. Deinzeilerin isminin saklanması politikasını anlıyorum ancak bu propagandayı dahil ederek boşluğa nefret oluşmasını sağlıyorlar. Bu nefret bizlere doğrultulmuyor." Mavi, hararetle söze giriyor. "Hem kimliğimizi siliyorlar, hem de bir gün açıklamaya karar verirlerse işlerine yarayacak bir nefret bulutu oluşturuyorlar. Durum bundan ibaret." Eidhæn hüzünlü bir yüz ifadesi eşliğinde iç çekiyor ve o sırada gök gürlemeye başlıyor.

Yüksek sesli bir gök gürlemesinin ardından restoranın ışıkları sönüyor. Karanlıktan korkanların çığlığı eşliğinde onları sakinleştirmeye ve mum yakmaya çalışan garsonları izliyorsun. Mavi ayağa kalkıyor ve dışarı çıkıyor. Geri döndüğünde etraftaki binaların da elektriğinin kesildiğini söylüyor. Eidhæn, eşyalarını topluyor ve "Elektrik devresine yıldırım düşmüş olabilir. Umarım öyle değildir. Düzeltmeleri günler sürebilir." dedikten sonra ayağa kalkıyor. "O halde çiftliğinize mi gitsek? Yakın mı?" Mavi, etrafa bakıyor ve "Şimdi mi yahu?" diye mırıldanıyor.

Re: [Livei Nyawodz] Kızıl ve Mavi

#10
Eidhæn'ın tavrındaki ani değişikliği ve Mavi'nin şaşkınlıktan kocaman olmuş gözlerini seyretmek genç kızın yüzündeki gülümsemenin daha da büyümesini sağlamıştı. Genç Eidhæn bu coşkulu tavırları ile çok daha yaşına uygun hissettiriyordu. Livei'nin hiçbir zaman bir kardeşi olmamıştı ancak kendinden gençlerle vakit geçirmek içindeki yaşam enerjisini yükseltiyordu. Onların henüz yıkılmamış hayalleri ve ulaşılabilir küçük hevesleri bu dünyayı daha yaşanabilir kılıyordu. Deinzei propagandasına yönelik sorusunun cevabını dikkatle dinledikten sonra anladığını belli edercesine başını hafifçe yukarı aşağı salladı genç kız. Var olmayan bir hedefe hayali bir öfke biriktirmek ve bunu zamanı gelince fiziksel objelere yönlendirmek tam olarak Gedhilfe hükümetinden beklenecek bir hamleydi. Duydukları Livei'yi hiç şaşırtmamıştı.

Gürüldeyen gökyüzü, masalarına çökmüş hüzün bulutlarına eşlik ediyordu adeta. Hava sabahtan beridir epey bulutlu ve sıkıntılıydı ancak Livei yağmur yağacağını düşünmemişti. Yanında şemsiye olmaması büyük şanssızlıktı. Sıkıntıyla iç çekti ve daha zihnindeki düşünceleri dağıtamamışken bütün dünyası karardı. Elektrikler kesilmişti. Aptal müşterilerin çığlık sesleri restoranı doldururken garsonlar sakin olmaları için adeta yalvarıyordu. Bir yandan da mum getirmeye çalışıyorlardı. Livei karanlıktan korkan bu zavallılara gülmek ve dalga geçmek isterdi ancak aslında onlara imreniyordu. Korkmak hala yaşamak istiyor oluşun bir simgesiydi sonuçta. Hele ki karanlıktan korkmak, korkacak daha büyük şeylere sahip olmamak demekti. "Benim hayatım kararmış, ışıklar kararsa ne olacak sanki." diye düşünmekten kendini alamadı. Bu esnada Mavi'nin restorandan çıkmış olduğunu fark etti. Kısa süre sonra geri dönen Mavi acı haberi de getirmişti. Elektrik kesintisi büyük çaplıydı.

Burada daha fazla kalmak istemiyordu. İçi sıkılmıştı. Tam masadakilere gitmek istediğini söyleyecekti ki Eidhæn'ın ondan önce ayaklanmaya giriştiğini fark etti. Çocuğun ona yönelttiği soruyu duyduğunda ise ufak bir kahkaha atmaktan kendini alamadı. "Bu çok tatlı bir teklifti." diye açıklama gereği duydu dalga geçtiği sanılmasın diye. Kaba biri gibi izlenim bırakmak en son istediği şey olurdu. Mavi'nin yakınmasını duyunca ona yöneldi. "Böyle kibar bir beyefendiyi reddetmek çok yazık olmaz mı?" Bunu söylerken Eidhæn'a göz kırptı. "Çiftliğimiz Heithost Köyü'nde. Çok uzak sayılmaz. Dilerseniz ağırlayabilirim sizi. Zaten ben de yakın bir zamanda ziyaret etmeyi planlıyordum, iyi olur." Annesi ve babasıyla savaştan döndüğünden beridir bir kez bile görüşmemişti. Kızlarında bir şeylerin yolunda gitmediğini anladıkları için yaşlı çift de ona zaman tanımaya karar vermişlerdi. Onlarla tek başına yüzleşmesindense etrafında birilerinin olması iyi olurdu. Konuşmak istemediği, hatta üzerine düşünmek dahi istemediği çok fazla şey vardı ve biliyordu ki yalnız olursa hepsi gün yüzüne çıkacaktı. "Yalnız ailem hiçbir şeyi bilmiyor. Örgüt veya Deinzei... Hiçbir şeyden bahsedemeyiz onlara. Sizi polis teşkilatından tanıyormuşum gibi davranmam lazım. İkisi de hükümet yanlısı eski polisler bu yüzden bilmelerini istemiyorum."
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Konutlar”

cron