Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#11
Neist, laflarına karşılık şaşırıyor ancak sen özür dilediğin anda "Yok yok, hayır, başından neler geçtiğini az çok biliyorum. Asıl ben yaranı deştiysem çok özür dilerim. Amacım kesinlikle seni üzmek değildi." diyor. Topu kendisine attığında ise "Babam Luj ile-" diyor ve yüzü kızarıyor. "Pardon, patron ile aile dostuydu. Ne yazık ki babamı erken yaşta kaybettim ancak patron beni öz babam gibi büyüttü. Büyüdükçe ne amaç uğruna çalıştıklarını öğrendim ve onlara yardım etmek istedim. Çok sık hasta olduğum için onlara çok fazla yardımım dokunmadı ama elimden geleni yapıyorum. En azından evden bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorum. Sadece bir kez çatışmada bulundum, o da pek hatırlamak istediğim bir anı değil açıkçası. Ama yanlış anlama, gerekirse hepinizle yan yana olacağımdan emin olabilirsin." Eidhæn, konuşmaya dahil oluyor. "Neist abla bir keresinde beni köpeklerin saldırısından kurtarmıştı Livei abla. Çok cesur biri." Neist, bunu duyduğu anda kıkırdıyor ve "Onlar sana saldırmıyordu bile Eidhæn, sen havlamalarından korkmuştun." diyor. Eidhæn ise "Bu doğru değil, ama anlatmaya vaktim kalmadı çünkü evime geldik. Livei abla, tüm işlerin bittikten sonra bizim evimize uğramalısın. Senin için bir sürprizim olacak." diyor ve ikinizle de vedalaşıp evine giriyor. Siz de muhabbet ederek patronun yanına dönüyorsunuz. Neist, kollarını birleştiriyor ve havaya bakıp "Thrao abinin olaylarını duydum ama Kızıl Kan Cemiyeti üyeleri nasıl acaba? Hepsini sert kabadayılar olarak hayal ediyorum ama önyargılı olmak hoş bir şey değil sanırım." diyor. Sana dönüyor ve sımsıcak bir gülümseme takınıp "Friks abi ile çıktığınızı öğrendim, tebrik ederim! Kendisi hep bana karşı abi rolünü üstlendi, onu çok severim. Mükemmel bir koca olacağına eminim!" diyor. O anda utanıyor ve "Yani evlenmeyi düşünüyorsanız." diyor. Hemen ardından tekrar gülümsüyor ve "Ama düşünün bence, senin gibi bilgili, güzel bir kızla evlenmeyi hak ediyor!" diyor.

Patronun yanına döndüğünüzde Shira'nın ortalıkta olmadığını fark ediyorsunuz. Patron, sokağı işaret edip "Evine gitti. Kendisinden birkaç önemli dosyayı temin etmesini istedim. Kızıl Kan ile paylaşmamız gereken hükümetle ilgili dosyalar var. Shira genellikle göz önüne çıkmayan bir çocuk olduğu için en güvenli yerin onun evi olacağını düşündük." diye açıklıyor. Arka bahçesinde bulunan arabayı çalıştırıyor ve "Haydi atlayın kızlar, cemiyetten iki eleman ile görüşeceğiz. Trablo'ya gidiyoruz." diyor. Neist hemen heyecanlanıyor ve "Meydana bayadır gitmiyorum, yaşasın!" diyor. Arabaya biniyorsunuz ve sessizliği patronun radyosu bozuyor. Çok tanıdık bir şarkı sözü duyuyorsun. "JÆKT ÆP!" Bir anda Neist şarkıya eşlik etmeye başlıyor. Hemen ardından patron da eşlik etmeye başlıyor. Geriye bir tek sen kalıyorsun ama eşlik etmeni istiyorlar. Son anda hep birlikte "BOLD PLÆFT JÆFT NYAKO!" diye giriyorsunuz.

Çok geçmeden Trablo meydanına varıyorsunuz ve meydanda bulunan pahalı bir lokantaya giriyorsunuz. İçeri girdiğiniz anda patron konuşacak bir görevli buluyor ve "76. masaya oturacaktık." diyor. Görevli sizi masaya götürüyor ve iki elemanın çoktan oraya geldiğini fark ediyorsunuz. İçlerinden biri düşündüğünden daha genç, kızıl saçlı bir oğlan. Bir diğeri ise esmer ama kırmızı saçlı, yapılı, sakallı bir adam. Önce sakallı olan ayağa kalkıyor ve önce patronunuzun, sonra da sizlerin elini sıkıyor. "Merhabalar efendim, çok memnun oldum. Ben Dwuth Hugodz." Hemen ardından genç adam ayağa kalkıyor. "Ben de Grilwo Dyogodz, merhabalar." deyip elinizi sıkıyor ve gülümsüyor. Patron oturup topu sizlere atıyor. "Önce elemanlarımın kendini tanıtmasını istiyorum." Kendinizi teker teker tanıtıyorsunuz ve hemen ardından patron da kendini tanıtıyor. Dwuth herkes için en pahalı yemeklerden sipariş veriyor. "Yıllar boyu kavganın ardından birlikte, el ele olacağımız için şahsen ben çok mutluyum. Sizlere en başından söylemek istiyorum, bizler şeytan değiliz. Bir önyargı olacağını bilerek geldik ve bu önyargıyı kesinlikle anlıyoruz. Yöntemlerimiz farklı ama bu yol içerisinde birbirimizi anlayacağımızı ve ortak bir yol bulacağımızı düşünüyoruz."


Dwuth Hugodz
► Show Spoiler
Grilwo Dyogodz
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#12
Neist'in patrona ismiyle hitap edecekken bir anda değiştirmesi Livei'ye komik gelmişti. Hiç çaktırmasa da bu duruma ve sonrasında kızın yüzünün kızarmasına gülmemek için kendisini zor tuttu. Lujein herkesi kendi evladı gibi büyütüyordu örgütte herhalde. Kendisinin çocuğu olmadığı için miydi? Livei kızın sürekli hasta olduğu için aralarında bulunmadığını, bir kez çatışmada bulunduğunu ve bundan da hoşlanmadığını duyunca iç çekti. Ona kendisinin ilk zamanlarını hatırlatmıştı bu durum. Alışırdı elbet, her şeye alışılıyordu sonuçta. Eidhæn'in muhabbete dahil olması ve Neist'in onu köpeklerden kurtardığını anlatması üzerine yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı. Bu şakalaşmaları özlemişti. "Ne sürpriziymiş o çok merak ettim. Gelirim muhakkak." diyerek çocuğa sarıldı. Son zamanlarda kendisine "abla" olarak seslenmesi gururunu okşamıştı. Demek ki Eidhæn'in gözünde saygınlığı artmıştı. Yine de ona her zamanki gibi sadece ismiyle hitap etse de aldırmazdı.

Eidhæn ile vedalaşmalarının ardından patronun yanına geri dönmek üzere yola koyuldular. "Mavi'nin olaylarının detaylarını bilmiyorum açıkçası ancak gördüğüm kadarıyla kabadayı tiplerdi. Yine de sırf farklı yöntemleri tercih ediyoruz diye birbirimizle çatışmamız çok aptalca geliyor bana. Gerçi Mavi bilmediğim şeyler olduğunu ve bilseydim hoşlanmayacağımı söyledi. Bilemiyorum." dedi kızın cevap beklemeyen sorusuna hitaben dalgın bir biçimde. Aralarındaki ufak sessizlikten sonra Neist aniden hınzır bir gülümseme ile ona dönmüş ve Friks ile çıktıklarını duyduğunu söyleyip tebrik etmişti. Nereden duymuştu ki? Herkes biliyor muydu? Kimdi bu haberleri sürekli uçuran "kuşlar"? Kesin Friks anlatmıştı. Gerçi sakladığından değildi ancak örgütten biriyle romantik ilişki yaşıyor olduğunun bilinmesi fikri onu rahatsız ediyordu. Bu onun dezavantajına kullanılabilirmiş gibi. Ya da imalı yaklaşımlar olabilirmiş gibi. Böyle bir davranışı Kot'tan beklerdi aslında, tabi etrafta olsaydı... Friks'in mükemmel bir koca olacağına dair fikrini duyunca duraksadı. O konudan pek emin değildi. Yani üzerine düşünmemişti. Olur muydu? Olabilirdi belki. Böyle bir ortamda evlenmek gibi bir şey aklına en son gelecek şeydi elbette. Bir dönem evlenmeyi hayal etmişti. Uzun siyah saçları, ruhunun derinlerine işleyen yeşil gözleri olan birisiyle Djurat'ta yaşlanmayı hayal etmişti. Tıpatıp ona benzeyen siyah saçlı bir kızı ve bir erkek çocuğu olacağını da hayal etmişti. Polisliği bıraktığını, kendi botanik dükkanını kurduğunu, kocasının da doktor olarak hayatına devam ettiğini... Her gece ona sarılarak uyumayı, kokusunu ciğerlerine çekmeyi ve her gün ne kadar şanslı bir kadın olduğunu kendi kendine fısıldamayı... Friks ile hayal etmediği pek çok şeyi hayal etmişti onunla, sırf sonunda hayal kırıklığına uğramak için. Belki de bu yüzden çekiniyordu Friks ile bu kadar uzun boylu hayaller kurmaya. Hem Friks evlenmek istiyor muydu ki? Hiç özel olarak ilişkileri üzerine konuşma fırsatları olmamıştı ve her şey çok hızlı gelişmişti. Tüm bunları hatırlamak yüreğine yeniden bir ağırlığın oturmasına sebep oldu. Friks'i seviyordu, gerçekten seviyordu. Yine de bir tarafının hala başka birisiyle olması ve onunla Friks'i sürekli olarak kıyaslaması ne kadar doğruydu bundan emin değildi. Bu gibi anlarda o kadar vicdan azabı çekiyordu ki kendisini Friks'i aldatıyor gibi hissediyordu. "Teşekkür ederim Neist, çok kibarsın." diye yanıt verdi buruk bir gülümseme ile. "O gerçekten iyi birisi, her şeyin en iyisini hak ediyor." Friks her şeye rağmen onunla birlikte olmayı seçtiyse, aynı travmayı ona ikinci kez yaşatamazdı. Yaşatmayacaktı. Aşk ve tutku güzeldi ancak sadakat ve güven daha güzeldi. Her zaman Bok'un pozitif yönlerine odaklanıyordu ancak kaçırdığı bir şey vardı ki Friks ile birlikteyken Bok ile yaşamadığı güveni ve sadakati hissediyordu. Bok'un parmaklarının ucundan her an kayıp gideceğini bilmekti belki de tırnaklarını onun etine daha çok geçirmesini sağlayan şey. Friks ile bunu yaşamıyor olması ilişkilerinin temelinin çok daha sağlam olduğunu gösteriyordu. Kendi kendine gülümsedi. Bu detayı daha önce neden fark edememişti ki?

Patronun yanına döndüklerinde Shira'nın birtakım evrakları almak için gitmesi ve onlara katılamayacak olması genç kızın bir nebze üzülmesine sebep oldu. Shira'yı hep güvenilir ve aklı başında bir figür olarak görüyordu, ilk karşılaşmada onlarla birlikte olması genç kıza manevi bir güç verirdi. Patron meydana gideceklerini söyledi ve ikiliyi arabasına davet etti. O yaştaki bir adamın hala araba kullanıyor olmasının ne kadar güvenilir olduğunu sorgulayarak bindi mecburen Livei. Emniyet kemerini sıkıca bağlamaya özen gösterdi. Radyoyu açtıkları anda çok tanıdık birinin sesini işitti, Molchut Serthad. Daha on dakika evvel düşündüğü şeylerin üzerine radyoda bu şarkının çalması Bok'un ruhunun kesinlikle onu avlıyor olduğunu kanıtlıyordu, başka bir açıklaması olamazdı. İyice tadı kaçmıştı. En sevdiği şarkıcının en sevdiği şarkısından nefret eder hale gelmişti. Aptal Bok! Bunu ona yapmaya ne hakkı vardı? Hem öylece çekip gidiyordu hem de aylar sonra bile karmakarışık duyguları onun peşinden sürüklüyordu. Arabada kendisi dışında herkesin şarkıya eşlik etmesi üzerine ayıp olmasın diye gönülsüzce mırıldanmaya başladı. Baştan sona ezbere biliyordu bu şarkıyı, nasıl unutabilirdi ki?

Meydana geldikleri anda bu korkunç araba yolculuğu sona erdiği için derin bir oh çekti. Hayat gerçekten tehlikeli tesadüflerle doluydu. Patronun peşi sıra meydanda hep gördüğü ancak parası yetmediği için girmeye hiçbir zaman cesaretinin olmadığı bir lokantaya girdiler. Masalarına vardıklarında görüşecekleri şahısların çoktan orada olduklarını fark ettiler. İçlerinden birisi epey görmüş geçirmiş birisi olduğu belli olan, beyefendi duruşlu orta yaşlı bir adamdı. Diğeri ise kendisinden bile genç olduğunu tahmin ettiği bir çocuktu. Her ikisi de kendilerini tanıtıp ellerini sıktıktan sonra patron topu onlara atmıştı. "Livei Nyawodz. Memnun oldum." dedi ciddi bir ifadeyle. İkisi ile de ilk kez karşılaşıyordu, Mavi olayları esnasında onları görmemiş olduğunu tahmin ediyordu. Neist de kendisini tanıttıktan sonra içlerinden yaşlı olan önyargının normal olabileceğini ancak bunları aşacaklarını umacağını söylemişti. "Aah, ah. Eiduf'un oğlu neden böyle oldu? Tıpatıp aynısı. Sisteme karşı nasıl oynamanız gerektiğini öğrenene kadar yaptığınız şeyler boşa gidecek. Ama cezanı veren kişi ben olmayacağım. Baban gibi yargılanacaksın." O korkunç herifin sözlerini hatırlamak genç kızın istemsizce ürpermesine sebep oldu. Evet, önyargılı olmaları kesinlikle boşa değildi. Geçmişlerini bilmediği halde Livei bile o günü düşündükçe öfkeleniyordu. Yine de ortak bir yol bulunabilirdi. Genç kız cevap verme işini patrona bırakmaya karar verdi. İlk söze girenin o olması daha doğru olurdu. Ortamda konu hakkında en az bilgiye sahip kişi olarak ağzını açmak gibi bir saygısızlık yapmayacaktı. Şimdilik durumu gözleyecek ve nasıl bir muhabbet döneceğini izleyecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#13
"Geçmişte olan şeylerin geçmişte kalması için elimizden geleni ardımıza koymayacağımızı bilmenizi isterim. Artık yapacaklarımız protest bir hareketin ötesinde olmak zorundadır. Canımıza kast eden bir hükümet ile karşı karşıyayız ve güçlerimizi birleştirmedikçe ayakta duramayacağız. Lütfen bunu 'başka seçeneğimiz yoktu' açıklaması sanmayın. Bizler uzun süredir aramızdaki davanın anlamsızlığını sorguluyorduk. Son olaylardan sonra harekete geçmemiz şarttı." Dwuth, patrona cevap olarak önce başını sallayarak onaylıyor, sonra "Bu toprakların gelmiş geçmiş tüm hükümdarları bizleri geri planda tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Rencide edilen halkımız ise saygı ve sevgi ile cevap verdi. Artık bu iki olumlu duygu ne yazık ki hiçbir işe yaramıyor. Ilımlı bir alternatif olsaydı kirli işlere bulaşır mıydık? Herkesin adına konuşamam lakin ben kesinkes bulaşmazdım. Lujein bey, bizim isteğimiz mutlak demokrasi. Bunu sadece Deinzei halkının tanınması ve ikinci sınıf vatandaş gibi görülmemesi için istemiyoruz, aynı zamanda Gedhilfe içerisinde bulunan tüm azınlık halklarının da kimliklerinin tanınmasını istiyoruz. Ve geçmişten bu yana bizi ezen hükümdarların aksine bizler Gedhilfe halkını asla ezmeyeceğiz. Gedhilfeliler bizlerin arkasını kollayacak tek halktır. Yıllar boyu kardeşimiz olmuşlardır ve onları bizden ayıran tek şey dilimizdir. Tüm Gedhilfe halklarının eşit değerlendirildiği bir gelecek bizleri bekliyor demek isterdim ama bizi bekleyen bir şey yok. Ayağa kalkıp o geleceği kendimiz oluşturmalıyız." diyerek Kızıl Kan Cemiyeti'nin emellerini açıklamış oluyor. Patron, gözlerini Neist'e çeviriyor ve Neist o anda kızarıyor. Yine de konuşmaya karar veriyor. "Demokrasinin en iyi çözüm olduğu konusunda aynı fikirdeyiz. Tek bir adam veya tek bir aile güce sahip olduğu zaman kontrolü kaybediyorlar."

Neist konuşurken Shira dükkanın kapısından giriyor ve yanınıza geldiği anda varlığını fark ediyorsun. Herkese selam veriyor, Dwuth ve Grilwo'nun elini sıkıyor ve bir sandalye çekip oturuyor. O gelene kadar neler konuşulduğunu soruyor ve Dwuth onun için her şeyi özetliyor. O sırada herkesin yemeği geliyor. Dwuth siparişleri getiren garsona bir de Shira için sipariş veriyor. Shira ise söze giriyor. "Çoğu konuda aynı fikirde olduğumuzu söyleyebilirim fakat bazı şeyleri doğrulamak isterim. Sormak istediğim birkaç soru var. Umarım beni yanlış anlamazsınız." Dwuth hemen araya giriyor ve "Kesinlikle birbirimize sorular sormalı ve birbirimizin ideolojilerini sorgulamalıyız. Tüm sorularınızı şeffaflıkla cevaplayacağıma emin olabilirsiniz." diyor. Shira ise ilk sorusunu soruyor. "Diyelim ki ülkeye bir şekilde demokrasi getirdik. Başa gelecek olan kişinin ırkı, dini, etnik kökeni sizin için kritik midir? Mesela Gedhilfeli bir adam başa geçse bu sizin canınızı sıkar mı? Hatta daha da ilerisi, böyle bir şeyin olmasına baştan izin verir misiniz?" Dwuth soruya "Öncelikle ülkemizin güncel sorunu kesinlikle bir Gedhilfeli tarafından yönetilmesi değil. Ozæf ailesinin geçmişten bugüne gelen kararları sonucu Deinzei halkına eziyet ediliyor. Böylelikle Gedhilfeli bir cumhurbaşkanımız olması beni üzmez, gururlandırır. Şunu da belirtmek isterim ki eğer ülkeye demokrasiyi getirmeyi başarabilirsek ilk iş bir seçim kararı vermeli ve hükümetle tüm ilişiğimizi kesmeliyiz. Bizler sistemi sürdürecek veyahut yönetecek olan insanlar değiliz. Bizler sistemi getirecek ve köşeye çekilecek olan insanlarız." diye cevap veriyor. Shira hafif gülümsüyor ve ikinci sorusuna geçiyor. "Bu cevabı aldığıma sevindim, bizler de aynı fikirdeyiz. İkinci sorum ise şu, Deith Ozæf ölmeli mi? Ölmeli ise ailesinin geri kalanı da öldürülmeli mi?" Dwuth Grilwo'ya bakıyor ve soruyu cevaplamak isteyip istemediğini soruyor. Grilwo cevaplama işini Dwuth'a bırakıyor. "Hayır, Ozæf ailesinin saç teline bile zarar gelmemeli. Sebebi ise en azından kralın kendisi için çok açık. Yaptıklarımıza kin güdecek bir Gedhilfe nesli yetişmemeli. Halkın büyük bir kesimi krala güveniyor. Kralı öldürmek yerine neden bu ülkenin başında olmaması gerektiğini anlatmamız gerekiyor. Eklemek isterim ki ailesini öldürmeme sebebimiz daha da açık. Hiçbir suçları yok. Bin yıldan fazla süregelen bir sistemden bahsediyoruz. Mantık çerçevesi altında incelediğiniz zaman Deith Ozæf'in bile suçlu olmadığını rahatlıkla görebilirsiniz. Henüz o rütbeye gelmemiş ve bizlere acı çektirmemiş genç kardeşlerimizi öldürerek nereye varabiliriz? Thrao Ozæf'i bilirsiniz. Kendisi dinç, iyi kalpli ve zeki bir kardeşimizdir. Sizce babasının yürüttüğü operasyonları bilse bunları destekler mi? Bu insanları değiştirmemiz gerekiyor." Sözü tekrar Shira'ya verecekken tekrar ağzını açıyor. "Bunlar benim fikirlerim. Bunu dikkate almanızı isterim. Deith Ozæf'i öldürmeme konusunda söz veremem çünkü tahttan devirmemiz için gerekebilir. Gerekmeme ihtimali de var. Bunu yaşayarak görmemiz gerekecek." Shira, gözlerini kısıyor ve "Bu konuda da pek farklı düşündüğümüzü söyleyemem." diyor. Shira'nın sert sorularıyla az da olsa gerilmiş ortamı birinin yumuşatması iyi olur gibi görünüyor. Kısa bir sessizliğin ardından Grilwo ilgi çekici bir soru soruyor. "En sevdiğiniz yemek ne?"

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#14
"Bizler uzun süredir aramızdaki davanın anlamsızlığını sorguluyorduk." Sorguluyor muydular gerçekten? Livei böyle bir sorgulanma olduğunu hatırlamıyordu. Herkes halinden epey memnun gibiydi. Hatta Dyoch ve Dhæcho'nun kurtarılması ile birlikte her şey çözülecek, net bir plan yapılacak, herkes ne yapacağını bilecek gibiydi. Durumun ironikliği genç kızın dudaklarında sarkastik bir gülümsemenin oluşmasına sebep oldu. Yine de takdir etmeliydi ki patron iyi bir konuşmacıydı. Karşısındaki, isminin Dwuth olduğunu öğrendiği adam da aynı şekildeydi. Muhtemelen bu yüzden ilk görüşmeye onu yollamışlardı. Onun söylediklerini dinlerken kafasını sürekli onaylar şekilde sallamasını durduramadı. Başka söylenecek bir şey yoktu. "Mutlak demokrasi." Kulağa oldukça tatlı geliyordu. Var olduğundan beridir krallıkla yönetilmiş bir ülkede işleyebilecek miydi? Etraflarında örnekleri vardı, yine de Livei uygulamada daha zor olacağını düşünüyordu.

Bu konuşmalar sürüp giderken Shira yanlarına gelmişti. Zeki bir adam olduğu için genç kızın aklına gelmeyen soruları bir bir sormaya başlamıştı. Dwuth'un söylediği şeyler tatlıydı, söylediği şeylerin uygulandığını hayal etmek daha da tatlıydı. Her dediğine katılıyordu, bir noktaya kadar. "Hayır, Ozæf ailesinin saç teline bile zarar gelmemeli." Livei öfkeyle dişlerini sıktı. Yaptıkları yanlarına kar mı kalacaktı? Evet, sebebi oldukça mantıklıydı. Onları öldürmek demek halkın ve onu severlerin tepkisini çekmek ve bu kin döngüsünü boşu boşuna sürdürmek demekti ancak onlara zarar verilmemesi ihtimali genç kızın canını sıkıyordu. Yüzyıllardır ülkeyi zorbalıkla yürüten bu adamlar güle oynaya krallığın onlara tanıdıkları haklardan vazgeçecek değillerdi. İsyan edecekler ve karşı koyacaklardı. Bu durumda ölmeleri gerekecekti. Livei onların canını zevkle alırdı. Suçlarının olmaması bir şeyi değiştirmiyordu. Kralın oğlu, Mavi ile adaş olan bu çocuk prenslik rütbesini kullanmalı ve akıllı kararlar vermeliydi. Babasının ne işler çevirdiğinden, halkına nasıl zulmettiğinden haberi olmalıydı. Haberi yoksa bu onun suçuydu, sisteme dolaylı yoldan destek çıkıyordu. O halde onlar da yok edilmeliydi. Genç kız içinde onlara karşı en ufak bir acıma duygusu dahi hissetmiyordu. Soylulardan hiçbir zaman hazzetmemişti, şimdi ise nefret ediyordu. Livei onaylamadığını belli eder şekilde başını hafifçe iki yana salladı. Halka onların yanlış yolda olduğunu ispatlamaya çalışmak boş bir çabaydı. Anlamayacaklardı. Ölmeleri gerekiyordu. Ölmezlerse onlar isyan çıkarırdı. Ellerinden giden krallık için onlar örgütlenirdi. İşler tersine dönerdi, roller yer değiştirirdi. Bu masada planlarını anlatan onlar olurdu. Livei bunu istemiyordu. Bu iş kökten halledilmeliydi, bunun için de yılanın başının kesilmesi gerekiyordu.

Oluşan kısa sessizlikte Livei zihnindeki sorularını toparlamaya çalışırken Grilwo ismindeki çocuk onlara hangi yemeği sevdiklerini sormuştu. Livei bir an için tüm bu siyasi konuşmalardan, ölümden, katliamdan, isyandan, terörden ve kana susamışlıktan uzaklaşıp ciddi olarak hangi yemeği en çok sevdiğini düşünmeye başladı. Bu dikkat dağınıklığı sinirlerinin yatışmasını sağlamıştı. Kot'un evinde kaldığı gece ona yaptığı yemeğin tadını unutamıyordu, sanıyordu ki en sevdiği yemek oydu. Kot yeniden aklına gelince kısa süreliğine yatışan öfkesi tekrardan alevlendi. "Hükümet tarafından öldürülen bir arkadaşımız bana bir Deinzei yemeği yedirmişti, ismini bilmiyorum. Biberli tavuklu bir yemekti. Ona adını sormak için fırsatım olmadı. Sanırım en sevdiğim yemek o." dedi akrep gibi sokan keskin bir ses tonuyla. "Siz belki ismini biliyorsunuzdur." Bir süre bu muhabbetin bitmesini bekleyecek ve sonra Dwuth'a dönerek sorularını soracaktı. "Mahsuru yoksa emellerimize yönelik olmayan şahsi bir soru sormak istiyorum. Örgütünüzün isminin anlamı ne? Nereden geliyor?" Genç kızın bir tahmini vardı ancak gerçeği onların ağzından duymak istiyordu. Bu sorunun yanıtını aldıktan sonra diğer sorusunu soracaktı. "Sormak istediğim bir şey daha var. Emellerimiz aynıyken ve hemen her konuda bu kadar benzer düşünüyorken sırf yöntemlerimiz farklı diye bunca zamandır neden bizimle çatışıyordunuz? Bizim kendi yolumuzda ilerlememizde sizin gözünüzde yanlış olan şey neydi?" Bunun cevabını gerçekten öğrenmeliydi. Ve bu cevap olabildiğince dürüst, saydam, açık bir şekilde ona verilmeliydi. Örgüte dair zihnindeki imajın temeli tamamen bu soruda oluşacaktı. Elbette konuşulması gereken çok daha fazla şey vardı. Mavi'nin babası konuşulmalıydı, maskeli adam konuşulmalıydı, ne yapacakları, nereye gidecekleri, adımlarının ne olacağı konuşulmalıydı. Hükümetin sakladığı bilgiler ne olacaktı? Deneylerin olduğunu ve uçan bir makineleri olduğunu biliyorlardı. Tüm bu bilgiler hükümet yıkılınca ne olacaktı? Konuşulması gereken yüzlerce şey vardı ancak ilk görüşmede yanlış bir izlenim bırakmak istemiyordu. Bu seferlik merakını bastıracak ve sorularının cevabını süreç içerisinde yavaş yavaş öğrenecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#15
Öncelikle garip bir sessizlik oluyor ve hemen ardından örgüt ile ilgili sorunu soruyorsun. Soruya herhangi bir cevap alamadan Grilwo "KWUDT DEGEN!" diye bağırıyor. "Yemeğin ismi kwudt degen, hatırladım." diyor ve gülümsüyor. Dwuth soruna cevap vermek için söze giriyor. "Kızıl Kan Cemiyeti'nin ismi başından beri karşı çıktığı şeye tepki olarak doğmuş bir isimdir. Bizler, Deinzeiler olarak kendimizi Mavi Kan olarak adlandırırız. Bu kültürel bir terimdir. Kızıl Kan ise Gedhilfelilere verilen isimdir. Kızıl Kan Cemiyeti olarak tanınma sebebimiz örgütümüzün amacı hakkında insanların fikir sahibi olmasını zorlaştırmak ve yıkmak istediğimiz düzenin bir parçası olduğumuzu, ama yıkmaktan başka çaremiz de olmadığını, böylelikle büyük bir yeniden düzenleme yapılacağına gönderme yapan bir metafordur." Grilwo araya giriyor ve "Anlamamış olabilirsiniz, yani rakibimizin ismini çaldık." diyor ve gülüyor. Dwuth da gülümsüyor ve başını sallıyor. İkinci sorunu dinledikten sonra cevaplamaya koyuluyor. "Hükümetin yaptıkları hakkında kayda değer bilgiye sahibiz. Bildiğimiz şeyleri zamanında siz de bilseydiniz emin olun barışçıl yaklaşımları karalamak için elinizden geleni yapardınız. Elbette ki amaç ülkeye barış getirmek ancak hükümet ile bir barış söz konusu olamaz. Sizinle olan çatışmalarımızda edindiğimiz amaç itibarımızın zedelenmemesi ve amacımızın saptırılmamasıydı. Doğru bir karar mıydı? Benim fikrim tüm örgütün fikirlerini yansıtacak diyemem ama bence doğru bir karar değildi. Sizinle anlaşmanın yollarını çok önceden aramamız gerekiyordu. Artık birlikte olduğumuz için ne kadar mutlu olduğumu anlatamam."

Herkes yemeğini yedikten sonra hesabı ödeyip kalkmaya karar veriyorsunuz ancak Dwuth kimseye hesabı ödetmiyor. "Lütfen, halletmeme izin verin." diyor ve cebinden bir tomar para çıkarıp hesabı almaya gelen garsona veriyor. "Üstü kalsın." diyor ve cüzdanını cebine koyuyor. Grilwo ise kahkaha atıyor ve "Abi senin gerçekten paranı doğru kullanmayı öğrenmen lazım." diyor. Dwuth ise "O paraya ihtiyacım yok. Bir insanın gününü güzelleştirdiysem, gülmesini sağladıysam bu doğru kullandığım anlamına gelmez mi? Garson arkadaşımız da belki benim gibi bir başkasına yardımcı olur. En azından buna inanmak bile beni mutlu ediyor." diyor. Grilwo şaşkın gözlerle Dwuth'a bakıyor ve "Anladım..." deyip dışarı çıkıyor. Siz de Grilwo'nun arkasından dışarı çıkıyorsunuz ve kapıda bir süre daha muhabbet ediyorsunuz. Dwuth "Sizlerle tanıştığıma çok memnun oldum. Patronumuz şu anda şehirdışında. Geldiğinde sizi malikanemizde ağırlamayı çok isteyeceğine eminim. Grilwo bana yakınlarda bir park olduğunu söyledi. Biraz yürüyeceğiz. Bize katılmak isteyen olursa seve seve kabul ederiz. Elbette sizlere tatlı ısmarlamak da çok hoşuma gider." diyor. Patron başını kaşıyor ve "Halletmem gereken bazı evrak işleri var, o nedenle siz gençler eğlenin, ben döneyim." diyor. Neist ise "Ben de patron ile dönsem iyi olur." demekle yetiniyor. Shira, diğerlerinin aksine "Ben gelirim. Değişiklik olur." diyor. Gözler sana çevriliyor.

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#16
Kwudt degen... Livei tarifini bulabilmek için yemeğin adını aklının bir köşesine kazıdı. Sonrasında sakince Dwuth'un sorularına verdiği cevapları başını sallayarak dinledi. Kızıl Kan hikayesi oldukça ilginçti. Deinzei kültürünün mavi renkli bir bayrağa sahip olduğunu biliyordu ancak kendilerine mavi kan dediklerini hiç duymamıştı. Örgütü ekstrem milliyetçi hale getirmemek ve amaçlarını benimsetmek amaçlı rakiplerinin kızıl kan tabirini kullanmaları oldukça akıllıca bir hamleydi. Livei bunu içtenlikle takdir etti. Esas merak ettiği ikinci sorusuna aldığı cevap ise bir miktar içini rahatlattı. En azından örgütteki herkes bu vahşiliği onaylamıyordu, sakin ve mantıklı insanlar mevcuttu. Olayların gidişatının bu iki örgütü tek çatı altında toplayacağı belliydi. Birbirlerine bu kadar benziyorken kedi-köpek kavgasının daha fazla sürmesi aptalca olurdu. Hem kan çekiyordu, değil mi? Bu insanların hemen hepsi aynı kandandı. Yine de adamın Mavi'nin gizemlerini oynaması ve "Bildiğimiz şiylir vir" tavırlarını takınması bir miktar sinirlerini bozmuştu. Deinzeililerin huyuydu bu herhalde. Elbette bildikleri şeyler vardı da bunu her seferinde bu şekilde dile getirmeleri zorunlu muydu? "Bildiğimi bilseniz böyle düşünmezdiniz" Tabi, elbette! Livei belki kendisi henüz farkında değildi ancak Mavilerin çıkardığı olaylara karşı içi henüz soğumamıştı.

Dwuth'un muhtemelen 15 kişiyi doyuracak kadar bir miktar parayı garsona vermesi ve "Üstü kalsın" demesi karşısında çenesinin hayretle yer çekimine mağlup olmasına engel olamadı. Kendisi de parasının hesabını pek kuruşu kuruşuna yapan birisi değildi, polislik maaşı dolgundu, ancak bu kadar da savurgan değildi. O an hayretten garsonun ifadesine bakamamıştı ama herhalde ömrünün sonuna dek aklından çıkmayacak bir görüntüydü bu. Yine de Dwuth'un bu kötülük ve çirkinlikler dolu dünyada, gerçekleştirdiği bu güzel davranışın bir güzel davranışlar zinciri oluşturarak sıçrama yapacağını düşünmesi safça olsa da masumdu. En gerçekçi senaryoda muhtemelen "enayi" ilan edilecek ve parası son kuruşuna kadar yendikten sonra başka enayilerin avına çıkılacaktı. Ancak onun güzel kalbi bu gerçeği öğrenip üzülmek zorunda değildi. Ki üzülür müydü yoksa ona da toz pembe bir rüyalar kılıfı mı uydururdu genç kız emin olamıyordu. Tuhaf bir insandı. Kızıl Kan'a yakıştıramadığı kadar tuhaftı hem de.

Dışarı çıktıklarında Dwuth onları malikanelerinde ağırlamayı çok istediğini söylemişti. Malikaneleri mi vardı? Şaka mıydı bu? Onların açlıktan nefesi kokarken yanı başlarında malikanesi olan bu kadar zengin bir örgüt mü vardı? Livei bilseydi bu birleşme fikrini patronun aklına çok önceden sokardı. Adam sonrasında Grilwo ile parka gideceklerini ve isterlerse onların da katılabileceğini söylemişti. Livei müsaitti, muhtemelen Friksler dönene kadar da epeyce boş zamanı olacaktı. Onları daha çok tanımak için biraz daha zaman geçirmek güzel olabilirdi. Patron ve Neist döneceklerini söylemişti. Genç kız derin bir oh çekti, o araba yolculuğuna tekrar katlanmak istemiyordu. Shira'nın da katılacağını öğrenince iyice keyiflenerek teklifi zevkle kabul etti. "Müsaadenizle ben de gelmek isterim." dedi sevecen bir ifadeyle.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#17
Gelmek istediğini duyan Dwuth gülümsüyor ve "O halde..." deyip eve dönecek olan patron ve Neist ile vedalaşıyor. Hemen ardından da parka doğru yol alıyorsunuz. Parkın yakın olduğunu hatırlatan Dwuth arabasını restoranın önünde bırakacağını ve yürümeyi tercih ettiğini söylüyor. Siz de ona uyuyor ve parka doğru yürümeye başlıyorsunuz. Kısa bir yürüyüşün ardından parka varıyor ve oturacak bir yer arıyorsunuz. Daha önce gelmediğin bu parkı gördüğün anda şekil şekil kesilmiş bitkilere ve çiçeklerle dolu kısımlara odaklanıyorsun. Özellikle lalelerden oluşan bir tarlanın da bulunduğu parkın aynı zamanda taş kaldırımlardan oluşan estetik bir oturma yeri de var. Her tarafı çardaklarla dolu oturma yerinde çeşitli seyyar satıcılar mevcut. Dwuth'un gözü ilk olarak dondurmacıya kayıyor ve herkese dondurma isteyip istemediğini soruyor. Shira ve Grilwo istediğini belirtiyor. Sen de isteyip istemediğini belirtiyorsun ve Dwuth istediğiniz aromaları da öğrenip dondurma almaya gidiyor. Dondurmacıya yakın olan çardaklardan birine oturuyorsunuz ve Dwuth'un gelmesini beklerken laflıyorsunuz. Grilwo çocukluk anılarından bahsetmeye başlıyor. "Küçükken bu parka kaykay yapmaya gelirdim. Hatırlıyor musunuz? Bir aralar çok popülerdi ya. Nedense tamamen ülkeden silindi. Kaykayım da eskidi, tekerleklerini değiştirmem lazım ama satan bir yer bile kalmadı. Niye bu kadar hızlı popülaritesini kaybetti merak ediyorum." Shira, Grilwo kendi kendine takılırken sana doğru eğiliyor ve "Fazla iyi gibiler. Değil mi?" diyor şüpheci bir tavırla. Shira'ya cevabını verirken Dwuth geliyor. O kadar dondurmayı iki eline sığdırmayı başarmış olmanın gururuyla gülüyor ve teker teker dondurmaları dağıtıyor. Parkta dondurma yemek sana çok da eskide olmayan bir anını hatırlatıyor.

Dwuth dondurmasını yalarken kendi kendine konuşmaya başlıyor. "Sütü soğutmayı hangi insan evladı düşünmüş olabilir? Şeker ve meyveleri de içine katarak böyle tatmin edici bir tatlı oluşturmak... Ayrıca kullanılan meyveye göre farklı vitaminler içerme ihtimali de oluyor. Sadece tabakta değil, külahta da servis edilebilmesi gerçekten... ilgi çekici." Grilwo kıkırdıyor ama Dwuth'a çaktırmamak için elinden geleni yapıyor. Dwuth bir süre transa geçip dondurmasını yaladıktan sonra sana dönüyor ve "Biliyorum, kulağa çok garip gelecek ama polis memuru olduğunuzu duydum. Sizi örgüt olarak araştırmıyorduk desem yalan olur. Deinzei Özgürlük Hareketi'ne katılmaya nasıl karar verdiniz? Yanlış anlamayın, ne zaman ve nerede olduğunu merak etmiyorum. Sizi katılmaya ne itti? Çünkü bildiğim kadarıyla aslen Deinzeili değilsiniz." diye soruyor.

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#18
Patron ve Neist ile vedalaştıktan sonra hep birlikte parka doğru yürümeye başladılar. Livei bunca zamandır burada yaşamasına ve parklarda kitap okuyarak çok vakit geçirmiş olmasına rağmen bu parka daha önce hiç gelmemişti. Peyzajı oldukça özenle hazırlanmış olan bu parkta çeşit çeşit, renk renk çiçekler olması genç kızın iyice kararan gönlünü bir nebze olsun ferahlatmıştı. Taş kaldırımdan meydana gelen şık oturma yerine geçerken civardaki seyyar satıcılar dikkatini çekmişti ki Dwuth da tam o esnada dondurma isteyip istemediklerini sordu. Livei ilk başta bu teklifi kabul etmeyecekti ancak herkesin talep ettiğini görünce yalnız kalmamak için çilekli dondurma istediğini söyledi. Herkesin siparişini alan Dwuth dondurmacıya giderken Livei taşımasına yardım etmek için onunla gidip gitmemek konusunda bir süre kararsız kaldıktan sonra yerinde oturmaya devam etmeye karar verdi. O esnada Grilwo çocukken bu parkta kaykay yaptığına dair bir anısını anlatmaya başlamıştı. Genç kız dinliyor gibi gözükse de aklı tamamen farklı bir yerdeydi. Shira'nın da aklı onunkiyle aynı yerde olacaktı ki kendisine doğru yavaşça eğilip şüphelerini dile getirmişti. Livei hızla onaylar anlamda başını salladı. "Kesinlikle çok fazla..." derken son kelimenin üzerinde baskı yaptı.

O sırada Dwuth yüzünde gururdan kaynaklı kocaman bir gülümseme ile yanlarına gelmişti. Devasa avuçlarının içinde tam dört tane dondurma tutuyordu. Livei dıştan belli etmeden bu başarıyı içinden alkışladı. Hayret verici bir şeydi doğrusu. Kürek kadar ellerle yaşamanın avantajlı olacağını hiç düşünmemişti. Güzel parkın ortasında dört adam dondurmalarını yalarken istemsizce Kot'u düşündü yeniden. Parkta Eidhæn ile birlikte dondurma yemelerinin üstünden ne kadar zaman geçmişti ki? Belki bir iki ay. Şimdi ise o aralarında yoktu. Bir daha da asla geri dönemeyecekti. Tatlı çilek aroması boğazından midesine doğru kayarken göğsüne bir ağırlık çöktüğünü hissetti. Kot'u düşünmek çok acı vericiydi. Onu düşünmemeye çalışmak ise yalnızca sonraki aklına gelişindeki acısının seviyesini arttırıyordu. Livei bunları düşünürken Dwuth dondurmanın aromasına dair kendi kendine bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Bu Kızıl Kan ikilisi boş konuşmayı pek seviyor olmalıydılar ki sürekli arka planda gürültü olarak çalışmadıkları bir an yoktu. Livei dinler gibi yapıp başını sallarken kendisine yöneltilen direkt soru karşısında bir anlığına afalladı.

Dwuth ona Deinzei olmamasına rağmen neden burada bulunduğunu sormuştu. Shira da Deinzei değildi, neden özellikle kendisine sormuştu bunu? Üstelik kendisinin polis olduğunu biliyorlardı. Özel bilgilerinin izni dışında araştırılması ve ele geçirilmesi genç kızı fazlasıyla irrite etse de bunu elinden geldiğince yüz ifadelerine yansıtmamaya çalıştı. Soruya çok ayrıntılı bir cevap vermek içinden gelmiyordu bu yüzden olabildiğince dolaylı yoldan bu konuda başka soru sormayacakları şekilde net bir bitiriş yapmalıydı ve çenelerini kapamalıydı. Konuşmaya başlamadan önce boğazını temizledi. "Demek beni araştırdınız. Gerçi olanlardan sonra normal sanırım. Açıkçası beni katılmaya iten şey öğrendiklerim oldu. Haksızlığa gelemeyen bir insanım ve Deinzei halkına yapılanları öğrenince kayıtsız kalamadım." Ayrıntısız, yeterli ve tatmin edici bir cevaptı. Livei soruyu başarıyla başından savdığı için kendisi ile gurur duydu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#19
► Show Spoiler
"Ne kadar örnek bir insan olduğunuzu söylememe gerek yok herhalde." diye sözüne başlıyor Dwuth. "Bir insanın karakteri kendinden ne kadar ödün verdiği ile doğru orantılı bir şekilde yükselir. Bunu geçmişte yaşadığım birçok deneyimden biliyorum. Siz kendinizden olmayan, biyolojik bağınız olmayan insanların arkasında duracak, hayatını tehlikeye atacak kadar onurlu ve iyi kalpli bir insansınız. Bu yönünüz ile etrafınızdaki insanları kendinize bağlayacak ve asla yalnız kalmayacaksınız. Siz sadece hoşsohbetli bir hanımefendi değil, aynı zamanda bir bilgesiniz. Sizi kutlarım!" diyerek noktayı koyuyor. Grilwo ise pis pis sırıtıyor ve "Livei hanımı utandırmak için elinden geleni yaptın abi." diyor. Dwuth ise Grilwo'ya dönüyor ve "Saydığım şeyleri utanç verici buluyorsan geleceğinin çok parlak olduğunu söyleyemem." diyor. Grilwo ise şaşırıyor ve daha utangaç bir şekilde sırıtıyor. Shira muhabbeti yarıda kesiyor ve konuşmaya başlıyor. "Şimdi arkadaşlar size büyük ihtimalle buraya gelirken olabildiğince ılımlı olmanız emredildi. Bunu anlıyorum, şurada yılların kan davasını yapay bir şekilde yok etmeye çalışıyoruz. Size acı gerçeği söyleyeyim, iki tarafın da yaşlı üyeleri bu birlikteliği içten de olsa reddedecekler. Bunu da size bir güzel yansıtacaklar. Burada yapmamız gereken şey bu eleştirileri takmamak ve yeni bir devire hep birlikte giriş yapmak. İdeolojilerimiz birbiriyle çakışabilir, çakışmayacakmış gibi davranmanın da bir anlamı yok. Sizden tek isteğim bunu olabildiğince gerçek kılmamız. Ben size diyorum, kendinizi yaşlıları ikna edemeyecek olmamıza şartlarsanız kafanız emin olun çok daha rahat olur. Yapmamız gereken şey yeni nesil olarak, gençler olarak birlikteliğimizi en sağlıklı şekilde yürütmek. Bunu yapabilirsek bu ekibi sürdürebileceğimize inanıyorum." Dwuth başını yavaşça sallayarak onaylıyor ve "Sana ne kadar katıldığımı anlatamam dostum. Birbirimize yalan söyleyerek bir yere varamayız. Ne konuşmalar duydum evde biliyor musun? Ama yaşıtlarımız bu birlikteliği onaylıyorlar. Önemli olan da bu. Onlar gittiğinde biz kalacağız." diyor.

Etrafa bakarken size doğru koşan bir kadın fark ediyorsun. Kadın oldukça telaşlı görünüyor. Sizin yanınıza geldiğinde duruyor ve zar zor nefes alırken "Dwuth, lider geldi. Acilen dönmemiz gerekiyor." diyor. Dwuth ise ayağa kalkıyor ve "Kol, bu ne hal? Bir sorun mu çıktı?" diye soruyor. Grilwo da hemen ardından ayağa kalkıyor. Adının Kol olduğunu öğrendiğin kadın "Hayır ama seni derhal görmek istiyor. Grilwo isterse kalabilir." diyor. Grilwo ise "Yok yok, ben de geleyim." diyor kısaca. Kol sana dönüyor ve seni işaret edip "Hanımefendi Nyawodz mu?" diye soruyor. Dwuth başıyla onayladıktan sonra eliyle seni gösteriyor ve "Evet, kendisi en yetenekli üyelerinden biri." diyerek seni tanıtıyor. Kol hemen yanına geliyor ve elini uzatıyor. "Liderimiz seni yakından tanımak istiyor. Eğer istersen şimdi onu görmeye bizimle gelebilirsin." diyor. Shira ise senin kolundan tutuyor ve "Bu pek iyi bir fikir değil bence." diyor.


Kol
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Cenaze

#20
Dwuth'un övgülerinin içtenliğini sorgularken hafif bir tebessüme eşlik eden bir baş sallaması ile yetindi Livei. Ne kadar da çok ve boş konuşuyordu. Sinirleri bozulmuştu. "Bilmukabele teşekkür ederim, abartıyorsunuz." dedi yapmacık bir ifadeyle. Bu evcilik oyunu canını sıkmaya başlamıştı. İçlerinden birinin artık gerçek yüzünü göstermesi gerekmiyor muydu? Beklediği hamle Shira'dan gelmişti. Genç kız derin bir oh çekerek bu kabusu sona erdirdiği için Shira'ya içinden teşekkür etti. Yaşlı üyelerin bu ittifakı kabul etmeyeceklerini duyunca istemsizce sırıttı. Sadece yaşlı üyeler mi? Mavi ve Friks o kadar da yaşlı değillerdi, Shira onlardan daha yaşlı olmalıydı. Bu söyleneni duysalar içerlerlerdi vallahi. Üstelik daha da ironik olacak şekilde bu barışma hamlesi örgütün en yaşlı üyesi olan patronlarından gelmişti ve gençler neredeyse gruptan ayrılacaklardı. Sarkastik gülümsemesini bastırmaya çalışırken Shira'nın dediklerini başını sallayarak onayladı. Belki Kızıl Kan için bu dedikleri geçerli olabilirdi.

Tam o esnada üzerlerine doğru koşan iki kocaman şey görmüştü Livei. Bıngıl bıngıl sallanarak üzerine doğru geliyorlardı. Figür onlara doğru yaklaştıkça bu iki kocaman şeyin iki devasa meme olduğunu fark etti. Sonra bu memelerin bir kadını olduğunu gördü. Güneş gözlüklü ve sarışın bir kadındı. Yanlarına vardığında telaştan zar zor nefes almaya çalışırken iki koca memesi de bir o yana bir bu yana sallanıp inip çıkıyorlardı. Livei gözlerini o iki kocaman şeyden zorlukla ayırarak söylenenlere odaklanmaya çalıştı. Patronları geri dönmüştü ve acilen onlarla görüşmek istiyordu. İşte bu ilginç bir hadiseydi. Kadının kendisini işaret etmesi üzerine içine girdiği hipnozdan irkilerek sıyrıldı. "E-Evet benim." dedi kekeleyerek. Dwuth'un onu en yetenekli üyelerden birisi olarak tanıtması üzerine rahatsız olmuş bir şekilde gülümsedi. En yetenekli olduğunu nereden biliyordu? Daha hiçbir şey yapmamıştı ki. Friks'in neler yapabildiğinden haberleri var mıydı bunların? Ayrıca Livei hakkında başka ne biliyorlardı da bu konuda bu kadar emin konuşabiliyorlardı? Yoksa Dwuth genel olarak böyle bir insandı ve herkesi abartılı övgülere boğmayı sever miydi?

Adının Kol olduğunu öğrendiği kadının yanına gelip elini sıkması üzerine birleşen ellerine bakarmış gibi yapıp yine kocaman memelerine odaklandı. Ne kadar da büyüklerdi. Doğal mıydılar? Bir kadının memesi bu kadar büyüyebiliyor muydu? Sırrı neydi acaba? Yalnızca genetikse Livei annesine çok darılacaktı. "Çok memnun oldum..." dedi tekrar zorlukla bakışlarını kadının yüzüne çevirerek. Kadın ona liderlerinin kendisi ile görüşmek istediğini söylemişti. "Benimle mi?" Neden ki? Neden onunla? Durum genç kızın ilgisini çekmişti. Tam olarak en başından beridir aradığı fırsat ayağına gelmişti. Shira'nın kolunu tutup uyarması üzerine ona fısıldadı. "Endişelendiğin için teşekkür ederim ama bu bir daha ayağıma gelmeyecek bir fırsat olabilir Shira. Sizin onlarla bana hiç anlatmadığınız bir geçmişiniz olduğunu biliyorum ama onları yakından tanımak benim de hakkım. Dikkatli olurum, merak etme." dedi gülümseyerek. Shira'nın sırtını sıvazladıktan sonra koca memeliye döndü. "Tabi ki seve seve gelirim. Ben de kendisi ile tanışmak istiyordum." Bu iki koca memeyle yaşamak zor oluyor muydu? Yüzükoyun yatamazdı sonuçta. Ama onları yastık olarak kullanabilirdi. Hatta masa olarak bile kullanabilirdi.
Image
► Show Spoiler
Locked

Return to “Konutlar”

cron