Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#11
Adam bir süreliğine gözlerinin içine bakıyor ve tekrar kulübesine dönüyor. Kulübenin camından ankesörlü bir telefon olduğunu görebiliyorsun. Adam telefon ile birini arıyor ve bu kişiyle konuşuyor. Konuştuklarını duyamıyorsun ancak çok geçmeden adam kulübeden çıkıyor ve yanına geliyor. "Destek gelecek. Ben kulübede kalacağım, sen ise hapishaneye girebilirsin. En üst kata çıkman yasak. Toplam beş kat var." Adamın izni üzerine ilerliyorsun. Yürürken arada bir arkana bakıyorsun ve adamın seni pür dikkat izlediğini görebiliyorsun. İçeriye girmeden hemen önce polis sirenleri duymaya başlıyorsun. Destek ekiplerinin geldiğini bilerek binaya giriş yapıyorsun. Girdiğin anda zemin katta hiçbir şey olmadığını fark ediyorsun. Loş bir ışık ve metalden duvarlar dışında hiçbir şey görünmüyor. Sağa döndüğünde dar bir merdivenle karşılaşıyorsun. Merdivenden yukarı çıktığında daha önce hiç görmediğin tarzda bir kapı görüyorsun. Bu kapı metalden ve hemen yanında boş bir levha var. Levhanın üstünde "Kimliğinizi Okutun" yazdığını görebiliyorsun. Polis kimliğini çıkarıyor ve levhaya tutuyorsun. Metal kapı otomatik olarak açılıyor ve içeri giriyorsun. Dar bir koridor var ve koridorun sol ve sağ taraflarında hücreler bulunuyor. Hücreler dıştan görünebiliyor ve cam ile kaplı gibi görünüyor ancak maddenin cam olmadığını tahmin edebiliyorsun. Her bir hücrenin metal bir kapısı var ve kapıların önünde de kimlik kontrolü ile açılan levhalar bulunuyor.

Koridora girdiğin anda sol hücredeki yaşlı bir adam cama yapışıyor ve içeri baktığında hoşuna giden şeyler görmüyorsun. Deli gibi gülümseyen adamın arkasında bir insanın iç organları duruyor. Adamın ağzındaki kanı da görünce neden orada olduğunu anlayabiliyorsun. Sağ tarafa bakıyorsun ve yeni ağlamış olduğu gözlerinden belli olan genç bir adam görüyorsun. Senin geldiğini görüyor ve tekrar gözlerini yere çeviriyor. Koridorda ilerliyorsun ve sonraki hücrelerden birinde yetişkin, kırmızı saçlı bir kadın görüyorsun. Kadın seni görünce ayağa kalkıyor ve "Ne kadar güzelmişsin sen öyle memur hanım. Seni boğarak düzmek isterdim. Düzerken öldürürdüm." diyor ve camı yalamaya başlıyor. Hemen karşısındaki hücrede bulunan adam ise "BOMBEICHI! KES ŞUNU!" diye bağırıyor. Hemen ardından sana dönüp "Onun adına özür dilerim hanımefendi, lütfen devam edin." diyor. İlerlerken kadının kahkaha attığını duyabiliyorsun. Bir üst kata çıkıyorsun ve aynı senaryolarla karşılaşıyorsun. Bir üst kat, aynı senaryolar. Dördüncü kata çıkarken aklında olan tek şey buranın delilerle ve en ağır suçlularla dolu olduğu oluyor. Dördüncü kata çıktığında ise bir gariplik fark ediyorsun. İlk iki üç hücreye bakıyorsun ve herkes normal görünüyor. İçlerinden biri cama tıklatıyor ve "Livei miydi? Seni görmüştüm." diyor. Adama dönüyorsun ve polis kıyafeti giydiğini fark ediyorsun. "Daha önce merkezde görmüştüm seni. Senin gibi genç bir kızın burada ne işi var? Siyasi suça mı karıştın?" Bu katın siyasi suçlulara ayrıldığını anladığın anda hızlıca katı gezmeye başlıyorsun. Sonlara doğru ilerlerken tanıdık bir ses duyuyorsun. "Livei mi? LIVEI!" Katın sonuna kadar ilerliyorsun ve karşında eski dostun Dyoch ve Dhæcho'yu buluyorsun. Dhæcho uyuyor ve Dyoch Dhæcho'yu uyandırmaya çalışıyor. Dyoch'un gözlerinin yaşardığını fark edebiliyorsun. "Livei... Gözlerime inanamıyorum. Bize ne yaptıklarını anlatmam gerekiyor. Hayır, burada olmaz. Livei, ne yapacağız?"
Off Topic
Konunun pasiflik süresi 96 saat (4 gün) olarak düzenlenmiştir.

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#12
Güvenlik bir süre ona bakmış ve sonra kulübesine dönüp telefonla bir konuşma yapmaya başlamıştı. Livei ne konuşulduğunu anlamıyordu ancak işleri berbat etmemiş olduğunu umuyordu. Bu kadar yüksek güvenlikli bir mekandan iki suçluyu almak o kadar da kolay olmayacaktı. Üstelik kim olduğu, içeriye kimin girdiği, kimin onları alıp götürdüğü bu kadar apaçıkken. Bir şekilde suçu başkasına yüklemeliydi veya basit bir uzaklaştırma yahut disiplin cezası yiyeceği şekilde işleri berbat etmiş bir çaylak olmalıydı. Adam konuşmasını bitirdikten sonra kendisinin kulübede kalacağını ancak desteğin geleceğini söylemişti. Ona ise yukarı çıkması için izin vermişti. Bu bir deneme miydi? Belki de yalan söylediğini biliyordu ancak ne yapacağını görmeye çalışıyordu. Genç kız derin bir iç çekerek hapishaneye doğru ilerlerken sırtında iki keskin göz hissetti. O esnada polis sirenleri de yankılanmaya başlamıştı. Zavallı Huld bu kadar polisi atlatabilecek miydi?

Hapishanenin zemin katı boştu. Yukarı çıkmaya olanak tanıyan daracık merdivenler vardı yalnızca. Üst kata çıktığında kimliğini okutması gereken bir kapı ile karşılaştı. Daha önce böyle bir sistemi hiçbir hapishanede görmemişti. Polis kimliğini okuttuğunda kapı açılmıştı. Livei her bir katı tek tek dolaşarak aramaya başladı dostlarını. Hücreler cam görünümlü bir kaplama ile kaplıydılar ve yine kimlik okutularak açılabiliyorlardı. İyi düşünülmüş bir sistemdi. Anahtarla açılıyor olsalar kimin kaçırdığı belli olmazdı ancak kimlik okuttuğu için kimin girip çıktığı bariz belli olacaktı. Livei birinci katta ilerlerken gördükleri karşısında buranın tam bir ucube gösterisi olduğunu düşündü. Yamyamlar, psikopatlar, seri katiller, kana susamış manyaklar... Her yerde delilik kol geziyordu. Kim bir yamyamın yanına hücre arkadaşı verirdi ki? Anlaşılan ömrü çok uzun sürmemişti. Bombeichi isminde onu "düzerken" öldürmek isteyen bir kadın camı yalamaya başlamıştı. Karşısındaki bir başka adam ise onu uyarmış ve oldukça kibar bir dille onun adına özür dilemişti. Kesin tuzaktı bu. Bir polisi kandırabileceklerini mi düşünüyorlardı?

Ucube gösterisi ikinci ve üçüncü katlarda da devam ediyordu. Kan, sidik, salya, bok, püsür kokusu Livei'nin midesini bulandırmaya başlamıştı. Vodhis ailesi gerçekten böyle iğrenç bir yerde mi tutuluyordu? Artık yavaş yavaş umutlarını yitirmeye başlamışken dördüncü kata çıktığında her şeyin normale döndüğünü gördü. İnlemeler, çığlıklar, ağlamalar, küfürler, iğrenç kokular yoktu. Herkes sakince hücresinde oturuyordu. Tanımadığı polis kıyafetli bir adamın cama tıklatması ile irkildi. Onu merkezde gördüğünü söylemişti. İsmini dahi biliyordu. Siyasi bir suça karışıp karışmadığını sormuştu. Demek siyasi suçluları tuttukları kat burasıydı. Neyse ki aşağıdaki sirke maruz kalmıyorlardı, burası çok daha sakin görünüyordu. Livei yavaşça onunla konuşan adamın hücresine yaklaştı ve adamı incelemeye başladı. Bu kadar genç yaşta sırf farklı bir ideolojiye sahip olduğu için ömrünü burada harcamak zorunda kalması ne kadar acı vericiydi. "Çok üzgünüm." dedi gözlerinde hüzünle. Tek tek hücreleri incelerken katın sonlarına doğru çok uzun zamandır işitmediği o tanıdık sesi duydu. Dyoch'un sesini. Onu görünce mutlulukla haykırmış olan adam yan tarafta uyuyan Dhæcho'yu uyandırmaya çalışıyordu. Livei cama yapışıp gülümsedi. Bu anı o kadar uzun zamandır bekliyordu ki o da gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. "Merhaba." dedi sakince. "Herkes sizi bekliyor. Bu lanet yerden gidiyoruz." diye devam etti fısıldayarak.

Kimliğini okutarak ikilinin hücresinin kapısını açmaya karar verdi. "Sonraki sorgulamanız için benimle merkeze geliyorsunuz." dedi gür bir sesle Dyoch'a göz kırparak. "Sırtını dön ve ellerini arkada birleştir." dedikten sonra kelepçelerini Dyoch'a takacaktı. Dhæcho'ya dönüp "Sen de!" dedikten sonra örümcek ağı stilini aktif hale getirip minik bir örümcek ağı ile Dhæcho'nun ellerini arkadan bağlayacaktı. Silahlarını almış olabilirlerdi ancak neyse ki elementini hala kullanabiliyordu. İkiliyi kollarından sertçe tutup peşinde sürükleyecekti. Güvenlikteki adama, bu ikisinin işledikleri terör suçlarının ayrıntılarını ve ortaklarının isimlerini ötmeleri adına merkezde bir kez daha sorgulanacaklarını söyleyecekti. Dışarı çıktıktan sonra bu kadar polis ve güvenlik içinde Mavileri nasıl bulacaktı emin değildi ancak her şeyin pürüzsüz ilerlemesi için Frum ve Ser'e yalvarmaya başladı.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#13
Dyoch ve yeni uyanmış Dhæcho, hiçbir ses çıkarmadan seninle birlikte geliyorlar ve planına uymak için ellerinden geleni yapıyorlar. Koridorda geriye doğru ilerlemeye başlıyorsunuz ve koridorun sonundayken arkadan "Bizi de çıkaracaklar mı? Ben sadece bir protestoya katılmıştım." diye bir cümle duyuyorsun. Merdivenlerden inerken yine yukarıdan "O insanları ben öldürmedim, öldürmüş olamam!" denildiğini duyuyorsun. Aşağıya iniyorsunuz ve görmek istemeyeceğin yerlerden tekrar geçiyorsunuz. Bir ara Dyoch'un "Sorun yok, sakin ol. Önüne bak." diye fısıldadığını duyabiliyorsun. Binadan çıktığınızda güvenlik görevlisinin hala yerinde olduğunu fark ediyorsun. Güvenlik görevlisinin yanına geliyor ve düşündüğün cümleleri kuruyorsun. O sırada Dyoch bilerek sana omuz atıyor ve dışarı doğru kaçmaya çalışıyor. Sen ise hemen ona doğru koşuyorsun ve o sırada ayağı takılıp yere düşüyor. Onu kolundan tutuyor ve kaldırıp aynı yere getiriyorsun. Güvenlik görevlisi ise sizi bir süreliğine süzüyor ve kararını açıklıyor. "Tamam, her şey normal görünüyor. Gitmene izin vereceğim ancak yanında bir ekip olması lazım. Tek başına gelmiş değilsindir herhalde. Komiser Yots nerede?" O sırada Komiser Yots'un sesini duyuyorsun.

"Livei, bu çocuğu yakaladım."

Yots, Huld ile birlikte size doğru geliyor. Huld'un kelepçelenmiş olduğunu görüyorsun. Dyoch ve Dhæcho Huld'u gördükleri anda şaşırıyorlar ve gözlerini sana çeviriyorlar. Komiser Yots, yanındaki elemanlar görünce bir dakikalığına yanına gelmeni istiyor ve Huld'u Dyoch ve Dhæcho'nun yakınına bırakıyor. Güvenlik görevlisi üçlüyü izlerken Yots seni bir kenara çekiyor ve sessizce konuşmaya başlıyor "Aranan elemanlar bunlar mıydı? Dyoch ve Dhæcho. Bu adamların soyadını bile söylememiz yasak, biliyor musun? Bu adamlar bu hapishaneden kaçmış olmalı, demek ki çok uzağa gidememişler. Üzgünüm Livei ama bundan sonrasını benim devralmam lazım. Bu ikiliyi ilgili merkeze götürüp gerekli sorgulamaları yapacak ve tekrar gitmeleri gereken yere postalayacağım. Sen ise yeni yakaladığım elemanı sorguya götürebilirsin." O sırada bir korna sesi duyuyorsun ve ikiniz de sesin geldiği yere, sola doğru kafanızı çeviriyorsunuz. Buraya geldiğiniz karavanın sizin üstünüze doğru sürdüğünü fark ediyorsun. Sürücü koltuğunda Friks'i görüyorsun. Yots, seni sol tarafa itiyor ve kendini sağa doğru atıyor ancak tam zamanında atlayamadığı için sol bacağı hasar görüyor. Yots, yere düştüğü anda "Livei, hemen kaç!" diye bağırıyor. Güvenlik görevlisi, kabinden bir cop çıkarıyor ve copun üstündeki bir düğmeye bastığı anda cop elektrikleniyor. Karavana doğru yürümeye başlıyor. Friks ise karavandan çıkıyor ve etrafından dolanıp sana doğru koşmaya başlıyor.
Off Topic
Livei Nyawodz
Atom Enerjisi: %75

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#14
Dyoch ve Dhæcho planı anlayıp derhal boyun eğmişlerdi. Genç kız kalbi boğazında atarken aynı hücrelerin önünden tekrar geçmenin gerginliği ile yüzleşmek zorunda kaldı. Arkasında kalan konuşmalar hem içini acıtıyordu hem de öfkesini arttırıyordu. Gerçekten insanları öldürmüşler miydi? Yoksa masum bir protestoya katıldıkları için miydi? Ne insanlara güveniyordu artık ne de hükümete. Belki de zavallıların beyinleri ile oynuyorlar ve onlara ilaçlar veriyorlardı. Friks'e olanları duyduktan sonra herkese inancını yitirmişti. Alt katlara indiklerinde yine mide bulandırıcı kokulara ve seslere maruz kalmışlardı. Livei soluğunun kesilmeye başladığını ve başının döndüğünü hissetti. Bu kokular içindeki gerginlik ile birleştiğinde onda kusma hissi oluşturuyordu. Tüm kiri, zehri, öfkeyi ve nefreti kusarak atabilecekti sanki. Dyoch'un sesini duyduğunda onun tavsiyesine uyarak hücrelerdeki insanlar ile göz temasını kesti ve sadece önüne bakmaya başladı. Dyoch belki bunu Dhæcho'ya söylemişti, belki kendi kendine söylemişti. Yine de genç kız kendisine söylenmiş gibi düşünmek istiyordu.

Nihayet en alt kata indiklerinde hapishane çıkışında güvenlik görevlisinin hala kulübesinde bekliyor olduğunu fark etti. Ciğerine temiz bir soluk çekip ikiliyi onun önüne doğru çekti. Aklında planladığı cümleleri bir çırpıda döktükten sonra zihninin berraklaştığını hissetmeye başladı. Hala nasıl bu kadar soğukkanlı kalabildiğine şaşırıyordu. Birkaç ay önce başına bunların geleceğini birinden duymuş olsa güler geçerdi. Bir köşeye kıvrılmış ağlıyor olmasını beklerdi. Ya da bunu yapamayacağını söyleyip kaçmayı beklerdi kendinden. Onu buraya kadar cüretkar bir biçimde ilerleten duygu neydi bilmiyordu. Merak? Sadakat? Öfke? İntikam? Belki de hepsi. Güvenlik görevlisi onu süzerken aklından bunlar geçiyordu. Sonra bir omuz darbesi hissetti. Dyoch'tan gelmişti. Kaçmaya çalışıyordu. Livei refleks ile ona doğru ilerlemeye çalıştı. Dyoch'un bilerek ayağının takılmasını ve yere düşmesini izlemek acı vericiydi. Koskoca insanları ne hale getirmişlerdi. Onu yerden nazikçe kaldırıp Dhæcho'nun yanın geri getirdi. Dhæcho'nun hiç sesinin çıkmaması genç kızı ürpertiyordu. Gerçekten iyi miydiler?

Güvenlik görevlisinin onay vermesi ile Livei derin bir "oh" çekti. Bu adamı nasıl üst üste iki kez kandırabilmişti? Birileri bugün onun tarafındaydı belli ki. Üstelik sadece onu değil, komiserini dahi kandırmıştı. Sabahtan beri etrafındaki herkese yalan söylemekten öyle bunalmıştı ki bu iş bir an önce bitsin istiyordu. Güvenlik görevlisi komiserin nerede olduğunu sorunca gözleriyle etrafı taradı. Yots, Huld'u kolundan tutmuş onlara doğru getiriyordu. Zavallı Huld. Demek yakalanmıştı. Huld'u gören Dyoch ve Dhæcho'nun şaşkınlık dolu bakışlarını üzerinde hissedince özür dileyen bakışlarla ikisini süzdü. Onları kurtarmak için herkesin nasıl fedakarlıklar yaptığının farkında olduklarını umuyordu. Bu işin sonunda herkes mimlenecekti. Yots'un kendisiyle konuşmak istemesi üzerine üç Deinzeili güvenlik görevlisinin yanında sessizliklerine bırakılmışlardı. Livei, her şeyden habersiz olan yufka yürekli komiserinin ona bu insanların öneminden bahsetmesini dinledi. Başını üzüntüyle salladı. Kalbi kesinlikle Deinzei halkından ve içinde bulunduğu örgütten yanaydı ancak bu zavallı adamcağızın da bir suçu yoktu. "Anladım komise-"

Korna sesi ve üzerine doğru gürültü ile gelen karavan ikili arasındaki muhabbeti yarıda kesmişti. Sürücü koltuğunda oldukça tanıdık bir yüz olduğunu fark etti, Friks. İşlerin boka sarmaya başladığını fark etmiş olacaklardı ki olaya müdahil oluyorlardı. Karavan üzerine doğru gelirken Yots'un onu ittirdiğini ve sola doğru savrulduğunu hissetti. Başını kaldırıp baktığında adamın bacağından yaralandığını ve yere düştüğünü gördü. "Komiserim! Kaçın!" diye haykırdı oldukça içten bir şekilde. Gerçekten kaçmasını istiyordu. Kurtulmasını istiyordu. Yaralanmasını istememişti. Güvenlik görevlisinin bir cop ile üzerlerine gelmeye başladığını gördü. Friks ise ona doğru koşuyordu. Güvenlik görevlisi karavana ulaştığında Huld ve diğerleri tek başlarına kalmış olacaklardı. Arkadan onları almaya gelen birileri var mıydı? Mavi neredeydi? Livei kendini aniden istemediği bir ateş hattında bulmuştu. Dizlerinin üstünde çökerek her iki elini zemine yerleştirdi ve ateş stilini aktif hale getirerek ayaklarının altındaki asfaltı 3 metre boyunca yakmaya başladı. "NEFESİNİZİ TUTUN!" Çıkacak dumanı solumaları pek iyi olmayacağı için kolunu burnunun üzerine dayadı. Dumanlar her yeri kaplayıp göz gözü görmeyecek hale gelince kendine bir takviye tüpü basacaktı. Sonrasında örümcek ağı stilini aktif hale getirip Friks'e atıyor gibi yapacaktı ancak arkadaki güvenliğe denk getirecekti. Dumanlar her yeri kaplamadan önce adamın bulunduğu yerden ve geliş hızından hareketle tahmini olarak yapacaktı. Hızla Friks'in yanına gelecek ve kulağına "Herkesi alıp buradan gidin. Gerisini ben hallederim." diye fısıldadıktan sonra komisere doğru koşacaktı ve üzerine atlayıp onu dumanlardan uzak bir yere çekecekti. Sonrasında patlama stilini aktif hale getirip olabildiğince uzağa sezyum tozlarını atıp matarasındaki suyu boşaltacaktı. Karavana denk gelmeyecek ancak diğerlerinin dikkatini dağıtacak şekilde yapmayı planlıyordu. Komiserin üzerine abanıp onu patlamadan koruyacaktı. Bu kadar atom enerjisi harcamasından sonra gücü kalacak mıydı emin değildi ancak her şey bittikten sonra güvenliği bulup ondan özür dilemesi gerekiyordu. Yoksa kesin azar işitecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#15
Etrafını dumanlar kaplıyor ve güvenliğin "Göremiyorum! Bu ne lan böyle?" diye sayıkladığını duyabiliyorsun. Hemen arkasından acı bir çığlık duyuyorsun ve o sırada kendine takviye tüpünü basıyorsun. Yavaşça kendine gelmeye başlıyor ve anında Örümcek Ağı stilini kullanıyorsun. Dumanların arasından ilerliyorsun ve Friks'i bulamıyorsun ancak Huld'a ulaşabiliyorsun. Huld, diğer herkese durumu anlatmak için hızla ilerliyor ve dumanlar hala gitmemişken karavanın motorunun sesini duymaya başlıyorsun. O anda Patlama stilini aktifleştiriyorsun ve karavanın olduğu yöne doğru sezyum tozlarını fırlatıyorsun. Matarandaki suyu sezyum tozlarına sıçratıyorsun ve oluşan patlamadan komiserini korumak için önüne atlıyorsun. Ne kadar uzağa fırlattığını göremiyorsun ancak birkaç sezyum tozu sırtına denk geliyor ve patlamanın acısını az da olsa hissediyorsun. Karavanın harekete geçmesiyle etrafınızdaki duman biraz azalıyor. Yots ayağa kalkmaya çalışırken gözlerini güvenliğe çeviriyorsun ve elinde bulunan bir bıçakla üstünde duran ağı kesmeye çalıştığını görebiliyorsun. Yots sana yöneliyor ve o sırada yere yığılıyorsun. Atom enerjindeki dengesizliğin vücüdunu etkisiz hale getirdiğini hissediyorsun ve çok geçmeden gözlerin kapanıyor.

Uyandığında kendini bir hastanede buluyorsun. Camdan bakıyorsun ve sabahın körü olduğunu anlıyorsun. Sağ taraftan bir adamın sesini duyuyorsun. "Demek uyandın." Sağa döndüğünde bu kişinin hapishanedeki güvenlik görevlisi olduğunu fark ediyorsun. "Onlara Patlama ile saldırmak için ne kadar atom enerjisi harcadın? Saatlerdir serumla takviye yapıyorlar ve daha yeni uyanabildin." Sol tarafa bakıyorsun ve kolunun bir seruma bağlı olduğunu görüyorsun. Güvenlik görevlisine dönüyorsun ve kendisinin de yaralandığını görüyorsun. "İçlerinden biri sol bacağımı bıçakladı. Neyse ki hayati bir durum söz konusu değil." Bir süre boyunca seni süzüyor ve "Kendini kötü hissetmene gerek yok Nyawodz. Sen sadece görevini yapıyordun." diyor. Kapıdan Komiser Yots giriyor ve uyandığını görünce yanına koşup "Her şey yolunda mı? Mide bulantısı, öksürük veya ateş var mı?" diye soruyor. Bunların olmadığını öğrenince de "Frum ve Ser'e şükürler olsun." diyor ve yanına oturuyor. Güvenlik, Yots'a bakıyor ve "Komiserim sizin bacağınızda sorun yok muymuş?" diye soruyor. Yots ise "Kontrol ettiler, bir şey çıkmadı." diye cevap veriyor ve sana dönüyor. "Hiçbirini yakalayamadık. Üzgünüm Livei. Sana verilen emri yerine getirememiş oldun." Nötr bir yüz ifadesiyle gözlerinin içine bakıyor ve "Harbi, sana bu teftiş emrini kim verdi? Tanıyor muyum? Bu kadar tehlikeli adamlara bir polis memurunu gönderen birinde art niyet ararım çünkü. Seni tek gönderseydim ölebilirdin bile. Böyle bir riski kim, nasıl alır?" diyor.
Off Topic
Livei Nyawodz
Atom Enerjisi: %100 (Serum ile normale yükseldi.)

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#16
Her şey birkaç dakika içerisinde gerçekleşmişti. Livei dumanlar etrafı kaplarken güvenlik görevlisinin göremediğine ilişkin isyanını birkaç derin öksürük eşliğinde işittiğini hatırlıyordu. Sonrasında ise yine aynı kişiden keskin bir çığlık duymuştu ancak neler yaşandığını görememişti. Örümcek ağı stilini rastgele attıktan sonra Friks'i aramış ancak sadece Huld'a ulaşabilmişti. Ona planını anlattıktan sonra hızla karavana binmiş olacaklardı ki aracın motorunun çalıştığına dair sesler duymaya başlamıştı. O esnada onları korumak adına son bir kez patlama stilini aktifleştirdiğini hatırlıyordu. Rüzgardan dolayı üzerine gelen tozlar sebebiyle patlamanın acısını sırtında hissettiğini de hatırlıyordu. Kendini komiserine siper ettiğini de hatırlıyordu. Karavanın hareket etmesiyle dumanların dağılışını, güvenlik görevlisinin örümcek ağı ile mücadelesini gördüğünü hatırlıyordu. Başardığını hissettiğini, gülümsediğini... Hepsini hatırlıyordu. Yots'un kendisine yönelen endişeli gözlerini fark ettikten sonra çektiği vicdan azabını da. Yavaş yavaş bedeninin ağırlaştığını ve dengesini kaybettiğini hatırlıyordu bir de. Sonrası ise karanlıktı.

Kendine geldiğinde bir hastane odasındaydı. Çoktan sabah olmuştu, saatlerdir baygın yatıyor olmalıydı. Aklına ilk olarak arkadaşları geldi. Başarmışlar mıydı? Onları koruyabilmiş miydi? Duyduğu tanıdık ses ile gözlerini camdan çevirdi. Korkunç güvenlik görevlisi masmavi gözleri ile ona bakıyordu. Çok fazla atom enerjisi harcadığını ve saatlerdir serum aldığını belirtmişti. Livei gözlerini koluna ve ona bağlı olan tüpe çevirdi. Bitmek üzere olan bir seruma bağlıydı gerçekten de. Güvenlik görevlisi de bacağından bıçaklandığını söylemişti. Genç kız vicdan azabı ile yerinde kıvrandı. Kim bıçaklamıştı? Friks mi? Huld mu? Ölümcül değildi neyse ki ancak neden yapmışlardı ki bunu? Livei ona zarar vermeden örümcek ağı atmıştı zaten. Güvenlik görevlisi genç kızın gözlerindeki azabı anlamış olacaktı ki kendi yarasını bırakıp onu teselli etmeye karar vermişti. Çifte oynamak ne kadar zordu. Livei bu işi çok daha kolay kıvırabileceğini düşünmüştü ancak hükümetinden ne kadar nefret ederse etsin bu, hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı görevli insanlara sempati duymasını engellemiyordu. Her iki tarafı da severken yalan söylemek zordu. Her iki tarafı da severken birisi için çalışmak zordu. Çıkarları birbirine ters düşen her iki tarafta aynı anda var olmak daha da zordu.

Komiser Yots'un içeri girmesi ile birlikte hemen gözlerini onun bacağına çevirdi. Frum ve Ser'e şükürler olsun ki komiserine bir şey olmamıştı. Bacağı sağlam görünüyordu. Kendi derdini bırakıp hemen Livei'ye iyi olup olmadığını sormuştu. Genç kız onun sorularına yanıt verdikten sonra onun zihninden geçen şükür cümlesinin kendisi için kurulması gözlerinin dolmasına sebep oldu. Sonrasında ise komiseri ifadesiz bir şekilde görevi kimin verdiğini sormuştu. Haklıydı. Böyle bir görevi kim acemi bir çaylağa verirdi ki? "B-Bilmiyorum komiserim, karşı saldırı olacağını düşünmemişlerdir. Belki içeriden birileri onlara bilgi sızdırmıştır. Ama ben kimseyi suçlamak ve zan altında bırakmak istemiyorum." dedi gittikçe kısılan ve tizleşen bir sesle. Ağlamasına zaten ramak kalmıştı, bu son sözleri ile de ilk gözyaşlarının şıpır şıpır yanaklarından akmaya başladığını hissetti. Bu acımasız dünyadan nefret ediyordu. Herkes ve her şey onun hassas kalbi için fazla hırçındı. En azından diğerleri kaçmıştı. Livei'yi bırakıp eve dönmüşler miydi acaba? Nerede saklanıyorlardı? Patronun yanına gitmişler miydi? Patron, Dyoch ve Dhæcho'yu görünce nasıl sevinecekti kim bilir. En azından birilerini mutlu edebilmişti. Yattığı yerde hafifçe doğrulup kollarını Komiser Yots'un bedenine sardı ve başını onun göğsüne yaslayıp hıçkırarak ağlamaya başladı. Bu hem bir şefkat beklentisi hem de bir özürdü. Kendini çok kötü hissediyordu. Doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmıştı ancak yine de kalbi çok ağrıyordu. Böyle mi olmalıydı gerçekten? "Eve gidebilir miyim?" diye sordu sakinleştikten sonra gözlerindeki yaşı silerken.
Image
► Show Spoiler

Re: [Livei Nyawodz] Operasyon: Heitwadot

#17
Komiser Yots gülümsüyor ve "Serumun bitmek üzere, bitsin taburcu edecekler seni. Merak etme, herkes iyi ve her şey yolunda." diyor. Ayağa kalkıyor ve gidip güvenlik görevlisiyle muhabbet etmeye başlıyor. Sen de serumun bitene kadar uyumaya karar veriyorsun. Serumunu aldığın aletin ötmeye başlamasıyla uyanıyorsun ve odada bir tek sen olduğunu fark ediyorsun. Sesi duyan bir hemşire hemen odaya giriyor ve serumunu çıkartıyor. Gerekli işlemler yapıldıktan sonra taburcu ediliyor ve hastaneden çıkıyorsun. Çıktığın anda ilk iş patronun evine doğru yol almak oluyor. Hastanenin hemen önünden geçen bir otobüse biniyor ve patronun evinin yakın olduğu bir yerde iniyorsun. Yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra eve varıyorsun ve hızla kapıya koşuyorsun. Sen kapıya doğru koşarken kapı açılıyor ve kapıyı Dyoch'un açtığını fark ediyorsun. Dyoch seni görünce "Livei! Livei geldi!" diye çığlık atıyor. Geldiğin gibi sana sarılıyor ve seni içeri davet ediyor. Bugüne kadar tanıştığın herkesin evde olduğunu fark ediyorsun. İlk önce yanına Friks geliyor ve sana sarılıyor. "Çok korktum." diye kulağına fısıldıyor ve saçlarını okşuyor. Hemen ardından Mavi, Huld, Shira ve Eidhæn yanına geliyor ve seninle hasret gideriyorlar.

Çok geçmeden içeri geçiyorsunuz ve ilk defa Dyoch ve Dhæcho dahil herkesle birlikte oturup konuşma şansın oluyor. Herkesten önce patron söze giriyor ve girdiği anda ağlamaya başlıyor. "Bu günü uzun zamandır bekliyorum. Sonunda bir aradayız. Çocuklar, anlatmanız gereken çok şey var biliyorum. Ama bugünlük bunları konuşmayalım. İçkileri çıkaralım, içelim ve keyfimize bakalım. İlerleyen günlerde atmamız gereken çok adım olacak." Gözlerini Kot'a çeviriyorsun ve ağlamaya başladığını görüyorsun. Dyoch ise Kot'un sırtını sıvazlıyor ve söze giriyor. "Birkaç aydır zor dönemlerden geçiyoruz ama şimdi hepinizle birlikte olmak çok güzel bir his. Hikayemizin bitmediğini, bitmeyeceğini biliyordum ve gerçekten de bizim için geldiniz. Sizin üzerinizde böyle bir etki oluşturabildiysek ne mutlu bana." Mavi araya giriyor ve "Herkesten çok sizi önemsiyoruz. Bu hareketin en yetenekli, en bilgili üyeleri sizsiniz. Sizin için her şeyi yaparız, emin olun." diyor. Patron Mavi'ye dönüyor ve "En bilgili mi?" diyor. Bir anda herkes gülmeye başlıyor. Dhæcho tuvalete gideceğini söylüyor ama nerede olduğunu hatırlamadığını söylüyor. Kot ise ona yardımcı olmak için onunla birlikte gidiyor.

Konuşmaya devam ediyorsunuz ve eninde sonunda hapishanenin orada olanlara geliyor. Friks yere bakıyor ve "Oradaki güvenlik görevlisini ben bıçakladım. Hem de yanlışlıkla..." diyor. Herkes şaşkınlık içinde Friks'in yüzüne bakıyor ve Friks "Çok saçma geleceğini biliyorum ama Dyoch ve Dhæcho'ya taktıkları kelepçeyi çıkarmaya çalışırken bıçak kullanayım dedim, yanlışlıkla adama sapladım amına koyayım. Sonrasında o kadar üzüldüm ki, ama bir şey de yapamadım yapsam kimliğim ortaya çıkacak. Hay anasını ya..." diyor. Bunun üzerine patron Friks'i teselli etmeye çalışırken inanılmaz yükseklikte bir kadın çığlığı duyuyorsunuz ve bu çığlığın Kot'tan geldiğini hemen fark ediyorsunuz. Kot ve Dhæcho'nun olduğu yere doğru ilerliyorsunuz ve gördüğünüz manzara karşısında kalakalıyorsunuz. Dhæcho, Kot'un boğazını kesmiş gibi görünüyor. Tuttuğu hançeri Kot'un kestiği boğazına doğrultuyor ve "Gedhilfe hükümetinin otoritesinden asla kaçamayacaksınız! Amacınızın hiçbir değeri yok! Asla ama asla istediğinizi alamayacaksınız! Pes edin ve yararlı vatandaşlar olun! Bu ilk uyarı!" diye bağırıyor. Olayın şokundayken sadece Dhæcho'nun gözlerine bakıyorsun. Ne size bakıyor, ne Kot'a bakıyor. Daha çok boşluğa bakıyor gibi görünüyor. Sözleri bittiği anda bayılıyor.
Off Topic
Konu sonlanmıştır.

Ödüller:

Livei Nyawodz
• 75 IP

Bir sonraki konu 4 gün sonra açılacaktır.
Locked

Return to “Şehir Merkezi”

cron