[Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#1
Tarih boyunca pek çok önemli asker ve devlet adamı ölümlerinin ardından kendilerine ait olan bir günlük ile anılmışlardır, onları anlamak için kullanılmış ve kafalarında ne geçtiğine dair biraz olsun bilgi kırıntısı oluşması için sonraki nesillere aktarmışlardı. Belki pek çoğu bunun sonradan kullanılacağını düşünmemiştir ve ya bir süre sonra kullanılacağı düşünülerek daha düzgün bir anlatımla tekrar kaleme almışlardır. Eiteift içinse tuttuğu günlükler biraz farklı bir anlam taşımaktaydı. Onun için eğer birisi onu tanımak isterse ve ya bir gün arkasından bir soruşturma yürütülürse bırakacağı delilleri içeriyordu bu yüzden olabildiğince güzel yazılmış ve düşünülmüşlerdi. Öyle ki günlüğü aynı zamanda bir çeşit ajanda işlevi görmekteydi. Evinde günlük işlerini not almak için tuttuğu işe yaramaz kağıt parçalarını iğneyle bir araya getiren annesinin aklındakileri not alması için verdiği defterdeki işlerini temize çekmek için kullanırdı. Bundan bir yıl öncesindeki bir sayfayı açarsanız karşılaşacağınız şey muhtemelen şöyle bir şey olurdu;
► Show Spoiler
Günün her detayını saatleriyle yazdığı bu bölüm bittikten sonra arkasındaki sayfada ise pek çok kişinin anlamak için bile çabalamayacağı karamaları bulunurdu. Tarih kitaplarından aldığı notlar, beğendiği bir kahve dükkanın adresi öncesinde yine beğendiği bir daktilonun fiyatı ve adresi gibi pek çok şey üst üste yazılmış olurdu. Kendi fikirlerini belirttiği yerler ise buna karşın çok ender bulunurdu. Gündelik yaşamda düşünülenlerin aktarılması için tutulan günlük onun daha ziyade ajandası gibiydi ancak bu ender yerleri karıştırırsa insanlar belirli bir fikir görürlerdi. Kendi hayatının bir anda bitmesinden korkan bir uranyum elementi sahibinin gücünü daha güvenli şekilde kullanmak için kendi başına denediği şeyler. Bunlardan örnek vermek gerekilirse;
► Show Spoiler
Bazı zamanlarda bu düşünceler farklı bir boyuta ulaşır ve genç kız kendisini bu sorundan farklı bir yerde bulurdu. Uranyum elementinin ışığının nereden geldiğiyle ilgili çok düşünmüştü. Bazı elementler son derece mattı ancak neden Uranyum ışıldıyordu. Etrafına zehir saçmasıyla ilgili olmalıydı demek ki elementinin ışık saçmak gibi de bir gücü vardı. Peki diğer elementlerde bunu yapabilir mi acaba diye düşünürdü. Belki kurşun gibi bir elemente sahip olsaydı kendisinden uzakta olan uranyum ona zarar vermezdi diye de düşünürdü ancak bunu yapmanın bir yolu gelmiyordu aklına bir türlü.

Elinde günlüğü alelade bir güne uyandığında kahvaltı masasında son geceki düşünceleri kalmıştı. Huzursuz bir şekilde etrafa bakıyordu, babası masada oturmuş çayının gelmesini bekliyordu. Bir yandan da gözünün ucuyla kitabına bakıyordu, arada bir de kızını süzüp hafif bir gülümsemeyle geri kitabına dönüyordu. Bazen de bakışları annesinin kalçasına kayıyordu. Bunları görmekten son derece rahatsız olan Eiteift ise anlamamış gibi davranmaya devam ediyordu. Babası biraz meraklı bir şekilde kızın elinde dönüp duran kaleme bakıp "Canını sıkan bir şey mi var?" diye sormuştu. Eiteift için babası çokta önemli olmayan bir kaynaktı ancak onu bu günlere kadar getirmişti bu nedenle ona saygı gösterip maddi olarak yardımcı olması onu iyi gösteren bir şey olacağı için sorusuna zoraki de olsa bir cevap vermişti "Ok ve yay gibi bir şeyleri fırlatmayı istiyordum ancak buna benzer bir şey aklıma gelmedi." demişti. Buna karşın babası "Belki büyük bir boruyla istediğin şeyi fırlatabilirsin? Biz çocukken birilerini sinir etmek için kağıtlardan boru yapıp içerisine başka kağıtları tıkıp sonra üflerdik." demişti. Beklenmedik şekilde kreatif bir cevap gelmesi karşısında şaşırmış olsa dahi "İstediğim uzaklığa atamazdım, sadece üfleyerek olmaz." cevabından sonra babası gülümseyip kitabına dönerken "Bunlardan ziyade biraz da kendine koca bulmaya zaman ayırsan belki daha mu..." derken sesi kesilmişti. Annesinin mutfaktan bakışları adeta gözle görülebilir gibiydi. Bir kaç dakika içerisindeyse kavgaya tutuşmuşlardı. Seslerden rahatsız olup başını masaya koyup ocağı izlemeye başlamıştı genç kız, kavga seslerine çok geçmeden bir de çay suyunu ısıttıkları çaydanlığın sesi eklenmişti. Bir yandan ıslık sesi öteki yandan kavga sesi devam ederken Eiteift'in gözleri çaydanlığın ucundaki metal parçaya takıldı. Kavga boyunca hiç inmeden öylece yerinde takılı kalmıştı arkasından buhar çıkarken. Sonrasında kavganın tüm gürültüleri içinden "Hava bir anda çıkmaya başlasa hiç sorun olmazdı ama." demişti. Bu sessiz konuşma kavgayı bastırmış ailesinin gözü ona dönerken "Hay fuh ja file atsa gubo ja wìla." diye bağırmış bir anda ve odasına doğru hızlıca koşmaya başlamıştı.

Bir kaç basit çizim yapıp sonrasında bunları üniversitede öğrendiği gibi daha temiz bir hale çekmek için yarışı üç gün içerisinde sona ermişti. Bu sürede kapısındaki tepsiyle gelen yemekler birikmiş sonunda kapı açıldığında ve bayatlamış ekmek, bozulmaya yüz tutmuş çorbaların bir kısmı mideye indirildikten sonra günlüğümüm son sayfasını da tamamlamış oldu;
► Show Spoiler
Image
► Show Spoiler
► Show Spoiler
Galls of Gedhilfe
► Show Spoiler

Re: [Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#2
"Yoktur Ağa'm benim aklım, birden vurdular, daldım!
Kafa güzel günün her anı, anılarım hep baba yadigarı!
Çakmağımı sürdüm kibrit kutusuna, ah bela, yine bela.
Ağa Jalu izler beni, izle be Ağa'm, sonsuza kadar!"


Üniversite yolunda bir grup sarhoş Krani'nin içinden en dinç görünümlü elemanın ağzından çıkan şiiri çocukluğunda gittiğin Krani temalı festivallerden hatırladığını fark ediyorsun. Tam olarak ne hakkında olduğunu hatırlayamadığın şiirin bir dizesini okuyup arkadaşlarıyla gülüşmeye dalan genç adamın yanından geçerken sana bakıp kumaş şapkasını eliyle düzelterek selam verdiğini görüyorsun. Yanından geçip giderken bir başkasının eski bir türküyü söylemeye başladığını duyabiliyorsun. Kranilerin ne kadar yaygın ve yoğun nüfuslu olduğunu düşündüğünde etrafında başka Kraniler görmek seni şaşırtmamaya başlıyor. Şiiri okuyan adama son kez dönüp tekrar göz atıyor ve yoluna devam ediyorsun. Dikkatini bu kadar çekmesinin sebebi ise şiirin içeriği oluyor. Kraniler her ne kadar kültürlerine bağlı bir halk olsalar da "Ağa Jalu" karakterini ve bu karakterin anlamını her Krani'nin bilmediğini de biliyorsun. Bu karakterin ne olduğunu, nereden geldiğini ve ne zaman var olduğunu tam olarak hatırlayamasan da çocukluğun boyunca sana masal olarak anlatıldığını hatırlayabiliyorsun. Bu karakterin gerçekliği ise senin için bir gizem. Kendisinin tarihi bir insan olup olmadığı hakkında yeterli bilgin yok. Nostaljik bir his vermesi her ne kadar iyi gelse de finansör bulma amacıyla dışarıya çıktığını kendine hatırlatıyor ve yoluna devam ediyorsun.

Kısa süre içinde üniversitenin kapısına varıyor ve güvenlik görevlilerinin kontrolünden geçip içeri giriyorsun. Kapı görevlisinin oludkça alımlı bir bayanla konuştuğunu görüyorsun. Dizlerine kadar uzanan şık, siyah bir etek ve beyaz bir gömlek giyen kızıl saçlı kadından gözlerini alamıyorsun. Hatta birkaç saniyeliğine alıp etrafına baktığında yalnız olmadığını, cinsiyet fark etmeksizin tüm okulun gözlerini kadına diktiğini fark ediyorsun. Konuşmalarına kulak misafiri oluyor ve kadının müdürün odasının nerede olduğunu sorduğunu duyuyorsun. Kapı görevlisi ise müdürün odasının 2 kat yukarıda, sağ koridorda soldaki ilk kapı olduğunu söylüyor. Güzel kadın görevliye teşekkür ediyor ve merdivenlere doğru ilerliyor. Kapı görevlisi ise hızlıca senin yanına geliyor ve "Yardım edebilir miyim ufaklık?" diyor. 'Ufaklık' gibi irite edici bir seslenme şeklini duyunca ve görevlinin az önceki kadına olan nazik davranışlarını göz önünde bulundurunca görevlinin kişiliği oldukça bariz oluyor. Girişte bulunan insanların kadına yardım etmek için peşinden koştuğunu görürken görevliye neler diyeceğini düşünmeye başlıyorsun.
Off Topic
Esenlikler dilerim, bu konuda GM olarak ben, yani Barisu ile ilerleyeceksiniz. Pasiflik süresi 168 saattir. (7 gün)

Re: [Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#3
Bu krallığa olan aşkımın temelinde her zaman Krani'ler temel taşı olmuştur. Saygılı insanlar olmaları bir yana eğlenceli ve renkli kişilikleri vardır. Her ne kadar benim eğlence normlarım alkol alıp şiir okumakla çok bağdaşmasa dahi ortak belirli bir kültürü paylaşmanın verdiği güzel nostaljik his her zaman bir yerlerdeydi. Evlat edinildiğimde çocuk sayılamayacak bir yaşta olduğumu düşünmüştüm. İki haneli rakamlara çoktan girmiştim ancak görünüşüm beni beş yıl geriden izlediği için belki annem beni çocuk yerine koyup masal okumak gibi bir alışkanlığı vardı. Bunu yapması güzeldi en azından içerisinde bulunduğum topluma ayak uydurabiliyordum. Ne var ki tek başına ve bu yaşamının bir kısmını açlıkla geçirmiş birisi olarak korktuğum şeyin yatağımın altındaki canavarlar değil açlık olarak kalması nedeniyle masalları her zaman geçmişe dair doktorinler olarak algılamışımdır.

"Yoktur Ağa'm benim aklım, birden vurdular, daldım!
Kafa güzel günün her anı, anılarım hep baba yadigarı!
Çakmağımı sürdüm kibrit kutusuna, ah bela, yine bela.
Ağa Jalu izler beni, izle be Ağa'm, sonsuza kadar!"


Ne anlama geldiğini bilmesem bile bana bir şeyler hatırlatmak isteyen bu sözleri çok düşünmemeye çalışarak festivallerden birisinde kulağıma ilişmiş olarak kaldığını fark etmiştim. Festivaller eğlenceli yerlerdi bazen normalde bulunamayacak şeyleri daha ucuza bulabilirdik. Normalde bulunan şeylerin de daha çok miktarda ve daha pahalıya satıldığına şahit olabilirdik. Polis Memuresi olarak sanıyorum ki festivaller nefret etmem gereken şeyler haline gelecekti ileride ancak anı olarak hala güzel bir yere sahip. Ben geçerken gülüşen gençlerin kumaş şapkalarını düzeltip selam vermeleri ile ben de onlara eşlik ederek başımı hafifçe eğip selam vermemin ardından acaba suratımın ortasında söylenenleri anladığıma ve ya Krani kökenli bir aileden geldiğim mi yazılı diye düşünürken bir başkşası eski bir türkü söylemeye başlamıştı. Acaba Krani'ler tarlada mı yetişiyordu? Hayır, cumhuriyetçi ibnelerdi tarlalardan yetişen.

Her alt kültürü paylaşan hepsini derinlemesine yaşayacak diye bir şeyi yoktu. Not almam gerekirdi aslında "Ağa Jalu" kişisini? Karakterini? Belki babam ve ya annem bilebilirdi, belki de dönüşte hala kafayı çekmeye devam ederken görürsem bunları onlara sorabilirim. Her Krani'li bilseydi ne olduğunu benim de bilmem gerekirdi. Keşke insanlara soru sormak yerine bıçakla kafalarını açıp bilgileri oradan çıkartabilsek. Ne kadar yazık, merakımın şu anki işimi engellemesine izin vermem gerekli. Kralın toprakları için yapılanlar ilk sırada sonrasında kendi özel ilgilerim.

Üniversite kapısına gelmemin sonrasında basit bir güvenlik kontrolünden geçmiştim. İnsanların dikkati genelde "Bu çocuğun burada işi ne?" diye bana dönerdi çoğu ortamda. Bu sefer biraz gecikmişti bu, her zaman nefret ettiğim bir şeyin eksikliği bu kadar rahatsız edici olmamalıydı ancak merak ederek etrafa baktım biraz sonrasında sebebini gördüm. Yürüyen azgınlık diye tabir edebileceğim ve insanların işini sermesine sebep olan bir kadındı. Siyahlı beyazlı kıyafetler ve kızıl saçlar. Etrafındaki herkesin gözlerini efsunlamışlar gibi baka kalmışlardı. Müdürün odasını öylesine bir şeymiş gibi tarif etmişti güvenlik görevlisi, en azından sebebini soracak kadar aile yadigarlarına sahip çıkabilmiştir diye umuyordum. Çok geçmeden yanıma gelmiş ve bana suratına bakılınca neredeyse arkasını görebileceğim iki boyutlu karakteriyle sorusunu sormuştu. Böyle bir karakterin soru sorması bile mucize diye içimden geçirirken ilk önce aslında söylemek istediğim şeyi düşündüm.
"Ön toynaklarını ve yapmacık iyilik anlayışını salyalarınla birlikte benden uzak tut domuz. İşini yapmadığın için sana hediye olarak patlamış bir taşak verirsem belki ileride onlardan önce aklını kullanmanı hatırlatacak bir başlangıç olur." deyip hayalarına tekme atmak istiyor olsam dahi böyle bir şeyi yapsam tutuklanacak kişi ben olurdum, muhtemelen. Her ne kadar krallık meritokrasi ile yönetiliyor olsa dahi böyle bir şeyin mantıklı sebebini vermezsem hayalimdeki gibi savaş planları yapan ünlü bir komutan olmak hayal olarak kalır. Normal bir insan ne derdi bu durumda? Önce kendimi normal bir şekilde tanıştırmam gerekir.
"Polis Memuru ,Eiteift Smidalmunst. Bu üniversitede öğrenciyim ve çizdiğim projenin patentini alıp sunum yapmak için geldim." basit bir şey yeterli olur, öncelikle patenti almam gerekli. Muhtemelen öğretim görevlimle konuşup bir kopyasını çıkartmamı ve uygun dökümanlarla imzalatmamı isteyeceklerdir. Sonrasında uygun bir başlıkla sunum yapmam gerekir. Tabi yolda bu ufaklık diyen başka embesillerle karşılaşmazsam hızlıca hallolacak.
Image
► Show Spoiler
► Show Spoiler
Galls of Gedhilfe
► Show Spoiler

Re: [Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#4
Karşındaki kapı görevlisi üstündeki kıyafetleri ve kısacık boyunu inceledikten sonra "Sen mi proje çizdin? Ne güzel..." diyor ve bir süre daha seni inceleyip "Eğitim görevlilerimiz en üst katta. Merdivenleri çıktıktan sonra sağa dön, ilk kapı. Sadece rozetini görmem gerekiyor evlat." diyerek lafını bitiriyor. Kendisine uzatmadan rozetini gösteriyor ve üst kata çıkıyorsun. Üst kata çıktıktan sonra adamın dediği yolu takip ediyor ve öğretim görevlilerinin bulunduğu kapıya ulaşıyorsun. Kapı kapalı olduğu için açmayı deniyorsun ancak kapının kilitli olduğunu fark ediyorsun. İçeriden birisi bunu fark etmiş olmalı ki kapının kilidi 10 saniye içerisinde açılıyor ve karşına güzeller güzeli kızıl saçlı, uzun boylu bir hanımefendi çıkıyor. "Merhaba tatlım, ne istemiştin?" diyor ve içten bir gülümseme ile gününü aydınlatıyor. Kadının yanından kapının ardına bakıyorsun ve içeride iki kişinin daha bulunduğunu görüyorsun. İçlerinden ilk gözüne çarpan derslerinize en çok giren adam oluyor. Oldukça kaslı bir vücut yapısı olan siyah saçlı, kara kaşlı adam yanındaki adam ile muhabbet ediyor. Yanındaki adama göz gezdiriyorsun ve kendisinin kızıl saçlı, yeşil gözlü asilzade bir tip olduğunu gözlemliyorsun. Sürekli olarak karşılaştığın ancak adını bilmediğin kaslı öğretmeninin aksine bu adam oldukça sıska bir vücut yapısına sahip. Kiminle konuşmak istediğini düşünürken önündeki güzel kadın laflarıyla düşüncelerini bölüyor.

"Üzgünüm tatlım, kantine yetişmem gerekiyor. Adım Eijolf. Bir kahve içmeye beklerim." Kadın lafını bitirdikten hemen sonra odadan çıkıyor ve merdivenlere doğru ilerliyor. Önünde ise sadece muhabbet eden öğretmenler kalıyor. İçeri adım atıyorsun ve sıska olan öğretmen geldiğini fark ediyor. "Buyur canım." dedikten sonra elini koltuğa işaret ediyor ve oturmanı istiyor. Kaslı öğretmen ise sana döndüğünde "Smidalmunst? Nabıyon la burada?" demekle yetiniyor.
Off Topic
Gecikmeler için özürler. Haftalık devam.

Re: [Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#5
Kapı görevlisi ve yarı boyunda sayılabilecek daha doğrusu etrafında bulunan on yaşında bir çocuk yoksa herkesten daha kısa gözüken üniformalı kızıl bir kafa dikilmiş bekliyordu. Yapılan imalar ellerine biraz dikkatli bakılsa aslında ne kadar sinirini bozduğunu çok rahat bir şekilde gösteriyordu. Hafif bir titreme ve bu titremeye son veren bir baş parmak kütlemesi. Sırayla bu şekilde cevap veriyordu Eiteift, karşısındaki "Ne güzel..." diyordu bir çocukla ve ya yarım akıllı bir özürlüyle konuşur gibi hemen bir titreme ve kütürdeme. "-erekiyor evlat." bir titreme ve kütürdeme. Kafasından geçen şeyse daha basitti, elinde yeterince otorite olsa yetere yatırır kafasının üzerine bir bıçak yaslar sonrasında da saygı ve medeniyet beyninin içine girene kadar anlatırdı gerekirse ağzının içine bıçağı sokar ve beynine kendi elleriyle yerleştirirdi bu kuralları ancak hayatı boyunca bu şekilde muamele göreceği için bunları sadece kafasındaki bir hayal olarak tutup titreme ve kütürdeme ile geçirmeye çabalıyordu. Son derece soğuk adeta bir çöpe bakıyormuş gibi gözlerini devirerek rozetini göstermesinden sonra içinden "Sarhoş Krani'ler bile şapkasını kaldırıp selam verecek kadar medeni olabiliyorlar. İşini yapan bir embesil en basit saygı ifadesinden habersiz." diye söylendi; ancak yapabileceği bir şey yoktu yarım kanlı ülkesine ve kralına karşı olan sevgiden bir haber insanlarla birlikte yaşamaya nasıl katlanıyorsa bu insanlara da katlanmak zorundaydı.

Yolu takip edip hafif bir nostalji havasıyla merdivenleri çıktıktan sonra postürünü düzeltip örnek bir asker gibi sopa yutmuş gibi dikilerek kapıyı çaldı. Bir daha çalmadan hemen önce açmayı denedi sonrasında denemeyi bıraktı. Belki kimse yoktur diye etrafta oturup bekleyebileceği bir yer aramaya başlamasına kalmadan kapı açıldı ve son derece hoş başka bir kadın daha ortaya çıktı. İsmini bilmediği kadına Kızıl Saçlı Güzel Olan Kadın diye etiketini koymuştu. Gülümsemişti içten bir şekilde, buna karşılık vermek istese de kireç beyazına yakın ten rengine bir de asimetrik bakışları eklenince gülümsemesi korku filmlerini andırdığı için bunu yarım yamalak bir şekilde daha çok komik bir görünümde yaptı. Kadının ardına bakınca gördüğü ilk kişi polis memurlarını utandıracak kadar kaslı öğretmeniydi yanında ise kızıl saçlı ve yeşil gözlü gerçek bir yurttaşı öğretmeni duruyordu. Bu durumdan bile anlamsızca keyif almasının sonunda düşünceleri Kızıl Saçlı Güzel Olan Kadın'ın daha basit bir isim vermesi ile sonlandı. Neden kahve içmeye davet ettiğini bilmiyordu ancak bedavaysa kıramazdı. Önünde kalanlara baktıktan sonra yurttaşı olan öğretmenin daveti ile oturmak üzere hareket ederken Kaslı Öğretmen ne amaçla geldiğini sormuştu. Örnek bir asker gibi hazır rahat pozisyonuna geçtikten sonra "Hali hazırda bana verilmiş bir polis görevi olmaması sebebiyle ailemle tartışmak yerine bir şeyler yapmak istedim. Bu yüzden patentini alıp yatırımcı bulmak için gelmiştim." dedikten sonra kendisine izin vermesini bekleyip oturmak için beklemeye başladı. İzin başta verildiği için bekletmenin kırıcı bir şey olduğunu düşünerek hızlıca oturup şapkasını çıkartıp şapkasıyla aynı genişlikteki kucağına koyduktan sonra elindeki proje kağıtlarını çıkartmak için savaşmaya başladı, küçük ellerle büyük kağıtları toparlamak son derece zordu bu yüzden bir yandan da söze girerek berrak ancak tok bir sesle "Derslerde anlatılan buharlı motorların piston prensibini düşününce aklıma böyle bir şey geldi. Yetimahanedeyken eski kağıtları boru gibi yapıp içine taş koyup üfleyerek bana atarlardı. Havayı bir tüpün içerisine depolayarak uzun bir borunun oluğundaki sivri bir metali ve ya benim durumumda uranititi atabilirim diye düşündüm. Sadece kendimi düşünerek yaptığım bir şeydi aslında, elementimden zarar görmemek için ancak düşününce çocuklar bile kullanabiliyorsa element sahibi olmayan kişiler kurşun elementine sahip gibi çok fazla eğitim görmeleri gerekmeden iki yüz metre aktif toplamda sekiz yüz metrelik bir silah kullanabilirler diye düşündüm."

Sözlerini bitirirken sonunda kağıtlarını toparlayabilmişti ve elinde tutarak hangisinin görmesi gerektiğini bekleyerek "Aslında sadece matematiksel olarak hesaplayabildim bunları tabi ki, kendisini üretmek için gerekli olan paraya sahip olmadığımdan aynı zamanda uyutulmuş uranititi öylesine bir yerde atmaktan korktum çünkü hesaplara göre iki bin rpm'e kadar çıkabiliyor evimin duvarlarını delip ailemi zehirlemek istemiyorum. Varyasyonlarını düşünmeye de fırsatım olmadı ama aklıma gelenleri not almıştım. Kurşun elementi kullanıcıları için daha delici ve ya tek seferde birden fazla atış yapabilme imkanı verebildiğini fark ettim. Bir de kullandığım tüplerdeki gazları test etmem gerekiyor ancak ısınmasına karşın soğutucu bir gaz olan azot oksit kullanmaya karar verdim. Kompakt ve rahat taşınabilir olması için de soğuk çelikten yapabileceğimi düşündüm. Hem seri olarak üretilmesi de son derece kolay olur. Bir de yüksek bir yerden atılsa daha rahat gider gibi geldiğinden uçabilir miyim diye düşünürken aklıma uçabilen kağıtlar geldi, eğer yeterince kaldırma gücü olan bir şeye doldurabilirsek havada süzülürüz gibi ancak bu daha çok hayal ürünü bir şey." dedikten sonra kendini ne kadar kaptırdığını fark etmeden kendi fikrini geliştirmeye devam etti "Mesela su ısıtılınca çıkan buhar görünür bir şekilde havaya doğru yükseliyor onu bir yere doldurup sürekli beslersek ve yeterince büyük olursa bizi de kaldırır değil mi? Örnek olarak hem buhar kazanını hem de bizi kaldırıp bu silahlarla kuşanmış bir müfreze insan olsa içerisinde ve yönünü kontrol ettirebilecek bir motor takılı olsa yerden kilometrelerce öteye ateş edebilirdi ancak böyle bir şeyin gerçek olması bile garip olurdu." demişti çarpık gülümsemesini ekleyerek. Sonrasında yaptığı silah çizimlerini tutarak "Bunları nasıl kendi adıma geçirtebilirim acaba?" diyerek daha da garip bir şekilde sırıtmaya başlamıştı. Yaptığı şey son derece utanç vericiydi. Kendisi gibi bilime meraklı birisini görünce aklındakileri tutamamış söylemişti. Evinde yaptıklarına bakıp ne olursa olsun sevinecek babası ve kadın hakları koruyucu annesinin tebriklerinin onu kandırmasındansa bu işle gerçekten uğraşan kişilerin fikirleri son derece önemliydi onun için. Derin bir yutkunma eşliğinde beklemeye koyuldu böylece.
Image
► Show Spoiler
► Show Spoiler
Galls of Gedhilfe
► Show Spoiler

Re: [Eiteift Smidalmunst] Finansör; Riv!

#6
Out: Diğer admin arkadaşım Hiperyus ile birlikte konunun gidişatını ve yazılanları konuşup belirli bir karar aldık. Şöyle ki, sistemlerimizde üniversitelerde hangi bölümlerin okunabileceğini belirttik ancak hiçbir üniversite bölümünün içeriğini detaylı olarak belirtmedik. Yazdığın tur ile ilgili sıkıntıları madde madde belirtirsem daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum.

• Yazı tabanlı RP evrenlerinde, en azından INGENIUM evreninde sistem kılavuzlarında, kurgu ve veritabanı forumlarında resmi olarak yazılmamış olan hiçbir bilgi var olarak kabul edilemez. Bu bilgilerin varlığı hakkında bilgi almak isterseniz Sorular ve Öneriler kısmından gerekli bilgileri alabilirsiniz. Not düşmek isteriz ki sorunuzun cevabını alamama ihtimaliniz de olabilir ve durum bu olursa bu kurgusal sebeplerden ötürü cevapsız bırakılır. Sizin yazdığınız turda üniversitede öğretilenleri mantığa dayalı olarak yazdığınızın farkındayız ancak biz resmi olarak bunların öğretildiğini belirtmediğimiz için 'canon' olarak yani resmi olarak kabul etmemiz mümkün değil.

• INGENIUM evreninde bulunan her türlü bilimsel unsur gerçekten esinlenilmiştir ancak hiçbiri gerçeği tıpatıp yansıtma zorunluluğunda değildir. Böylelikle gerçek hayattan tarihi ve bilimsel örneklerle belirli bir mantık yürütülerek evrende sistematik varlığı resmileşmemiş şeyleri RP içinde bulundurmak yasaktır.

• Sizden turunuzu verdiğimiz uyarıya göre değiştirmenizi isteyeceğim. Eğer kurgunuzun bozulacağını ve konuya devam etmenin mümkün olmayacağını düşünüyorsanız bir mesaj atarak konunun kapatılmasını da isteyebilir ve farklı bir bağlam içeren yeni bir konu açabilirsiniz.
Post Reply

Return to “Æfgrenst”

cron