[Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#1
Image

Son yaşanan beyin mıncıklamasının sözlük tanımı olaylardan sonra akli dengeni nasıl yitirmediğini büyük bir ilgi ile merak ediyorum ancak bunu arka plana alacağız çünkü elimizde senin için en azından daha önemli bir sorun var. Zaten yaşadıkların travmatik yan etkiler olarak sana vuracaktır. Güncel sorun bir zamanların ütopyası olan Tihami'nin acınası ve zavallı duruma düşüşü. İç savaş halkın içinden geçti; Nüfus fazlasıyla azaldı, sağ kalanlar kalıcı yaralarla yaşamak zorunda kaldı. Şu an hala gerçekleşen olaylara yorum yapıp kafa patlatabiliyor olmaları mucize. İntihar olmaması ise daha da büyük bir mucize ve bunun kaynağı, ne ilginçtir ki, ben değilim. Her neyse, senin işin vatanın. Peki, nasıl? Kıtanın en güçlü iki lideri birbirlerine savaş açtılar. Yetmedi, ateş açtılar. Yetmedi, yaralananlar ve ölenler oldu. Deith Ozaef havalı havalı konuşma kararı alıp askerlerini sürmeden önce bütün Himota ayağı kalktı ve hazırlıklara başladı. Himotalıları herkes gibi iyi tanıyorsun. Onların korkusu veya endişesi yoktur. Kendi özgür iradeleri ile kendi beyinlerini yıkama yetenekleri dehşet vericidir. Şu an Kıtasal Savaşı aratmayacak bir ordu toplanıyor Himota'da. Bu ordu, bırak Gedhilfe'yi, bütün kıtayı fetheder ve terlemez. Sadece nefes almak için durur. Vakt-i zamanında Himota'nın hızla yenilmeye başlayıp toprak kaybetmesinin tek nedeni element kullanıcısı azlığıydı. Şimdi öyle bir eksileri de yok. Himota İmparatoru Pisan Higenadon kanının üstünlüğü için her şeyi yapabilecek biri. Hİmota ulusu ise ezelden beri zafere ve şana aç. Sadece bir bahane gerekiyordu ve yerinde bir çağrı. Onlar da oldu işte. Senin hükümetin, yani Kuzey Tihami, Himota'nın tarafında yer alacak. Başka bir seçenekleri yok. Himota tarih boyunca Tihami'yi koruyup destekledi. İkiye ayrıldığınızda da size en fazla desteği onlar gösterdi. Şimdi ise bambaşka bir dünya, kişioğlu, taraf, işgal söz konusu. Himota belki de ilk defa hayalini kurduğu pozisyonda. İnsanlığın ve Kıtanın Koruyucusu ve Kurtarıcısı! Onu şu an desteklememek insanlığa ve kıtaya ihanettir! Gel gör ki, Kuzey Tihami tam olarak onları nasıl destekleyecek? Dibindeki Güney Tihami Gedhilfe Hükümeti tarafında olduğunu açıklarken! Kuzey Tihami'deki bir avuç element kullanıcısını yollarsanız acaba Güney Tihami size ne yollayacak? Çiçek mi? Yoksa, kurşun mu?!


Image


Sana uzun ama genel olarak kısa bir zaman sonra ilk defa Kuzey Tihami Polis Teşkilatı'na ayak basıyorsun. İçeride gerginlik tahtına oturmuş, sağ kolu endişe, sol kolu korku ile yönetimi devralmış durumda. Herkes kağıt, kalem, faks, telefon ne varsa kullanıyor. Her yerden bir komut geliyor ve gidiyor. İçeri girenlerle dışarı çıkanlar ayırt edilemeyecek durumda. Davete icabet edeceğin ofisin kapısına geldiğinde üç kere tıklıyorsun kapıyı. İçeriden onay alıp giriyorsun ve sana işaret edilen koltuğa oturuyorsun. Karşında Kaman Doronteodan oturmakta. Kuzey Tihami Polis Teşkilatı Başkanı. "Çağrıma en yakın zamanda yanıt verdiğin için teşekkür ederim, asker. Önümüzdeki günlerde İkinci Kıtasal Savaş başlayacak. Kuzey Tihami olarak bu savaştan en kazançlı şekilde çıkmamız gerek. Her ne kadar Ayrılma sonucu kaynaklarımızda azalma olsa da şirketlerin neredeyse tamamı bizim tarafta kaldı. Limanların çoğu da bizde. Hiçbir ülkenin bize bodozlama dalamayacağı kadar değerliyiz ve bunu onlar da çok iyi biliyorlar. Bu yüzden, amacımız en az zararla atlatmak değil, en çok karla kazanmak. İlk hedefimiz bencilliğin daniskası olan beyinsiz köpek Endud Asgama kuduz mu, değil mi, onu öğrenmek olacak. Senin diğerleri gib Güney Tihami Sınırı'nda görev almanı istiyorum. Fazla bir şey yapmayacaksın. Sadece sınır güvenliğini sağla ve karşıyı gözlemle. Acil durumu acilen bildir. Acil bir durum yok ise devir daimi bekle ve senden sonrakilere rapor ver. Her türlü edinimi not al. Söz uçar ama yazı kalır. Bize kalıcılık gerekli. Sana ateş açılsa bile sakın ateş açma! Yaralanan ve ölen arkadaşların olsa bile sakın ateş açma! Siper al. Hepsi bu kadar. Sormak istediğin bir soru varsa çabuk ol. Tek bir hakkın var. Ondan sonra doğru sınıra!"
Off Topic
Pasiflik süresi 3 gündür.

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#3
Genç delikanlı dolu dolu yaşanmışlığın ardından rutin hayatının içerisine dönüş yapabilmişti. Yapmış olduğu rutin de ne rutin ama... Savaşın ortasında yine bir Tihami. Üstelik, kendi sebeplerinden ötürü bile değil! Klasik bir Tihami kaderi sanki. Bir başkaları kartları yeniden dağıtıyor ve ortasında hep aynı bölge kalıyor. Dufo, Tihami'nin güney ve kuzey olarak bölünmesiyle isim olarak bir problemi olmasa da, diğerlerinin maşaları olmasından ötürü aşırı rahatsızdı. Utana sıkıla da olsa merkeze gitmişti çünkü emir büyük yerden! Ne isteyecekleri de çok önemliydi. Belki de bir şeyleri düzeltmesi için eline fırsat geçecekti, kim bilir? Ancak Dufo!

Teşkilattan içeri girip içerideki yoğunluğu gördüğünde zaman kaybetmeden içeriye girmişti.Karşısında Kaman Doronteodan görünce biraz şaşırmıştı. Doğrudan onun tarafından yönlendirilmeyi beklemiyordu bu konuda. Bu yoğunlukta bu kişiden doğrudan emir almak görevin ciddiyetini omuzlarında hissettirmişti. Görev içeri girdiği gibi kendisine açıklanıyordu.

Görevi ve ondan istenilenleri dinledikten sonra ne yapması gerektiği konusunda kafasında bir fikir belirmişti. Hatta, ne amaçla oraya gönderildiğini de anlamıştı ancak duruşunu hiç bozmadan dinlemeye devam ediyordu. Soracak bir şeyi olup olmadığında da kısa ve net şekilde iki soru soracaktı:

"Not alamayacak noktaya gelirsem ne yapmam gerek.
Ve acil durum nedir?
"

bu ikisinin cevabını aldıktan sonra vakit kaybetmeden görev noktasına ilerleyecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#4
"Not alamayacak duruma gelirsen, ya hafızanın yeterince kuvvetli olması için yakaracaksın ya da bir başkasına not tutturacaksın çünkü senden gelecek bilgilerde bir yanlış veya eksik tespit edersem, azardan kulağın düşecek. Bu işin kibarcası. Acil durumlar şunlardır. Ölümcül yaralanma, ölüm, sınır işgali ve karşı tarafın üst rütbesinin teşrif etmesi. Ak At sana eşlik etsin!" Bu sözlerle beraber istediğin bilgileri alıyor ve doğru yola koyuluyorsun. Sınıra gitmen fazla uzun sürmüyor. tempolu adımlarla ve arada bir hafif koşu ile bedenini ısıtıp hazır ve nazır ediyorsun. Sınıra vardığında ise sınır boyunca belli aralıklarla ip gibi dizilmiş siperler buluyorsun. Hepsinin arasında asla bir milim bile oynamayan bir uzaklık var. Her siperde masalar, sandalyeler, not defterleri, kalemler, yedek telsizler, yedek bataryalar, radyolar ve erzak paketleri bulunuyor. Yer yatakları bile var. En yakınındaki sipere gidip kendini tanıtıyor ve durumunu bildiriyorsun. Seni denize en yakın olan sipere yönlendiriyorlar. Oraya vardığında ise kendini tekrar tanıtıp buraya yönlendirildiğini belirtiyorsun. Siperdekilerden biri deniz tarafına doğru gidiyor. Arkasından baktığında bir kayalıkta dimdik duran ve denize bakan birisi olduğunu görüyorsun. Aralarında dönen kısa konuşma sonrası kayalıktaki adam inip yanına geliyor. "Hoşgeldin asker, bu siperden ben sorumluyum. Kod adım Kaptan." Bunu dedikten sonra diğer iki kişiyi gösteriyor. "Bunlar da Kılıçbalığı ile Kalkan." Kılıçbalığı ilk baktığından kadın olduğuna ant içebileceğin estetik güzellikte bir erkek. Kalkan ise kasları belirgin, surat hatları keskin ve ince yapılı bir kadın. Kaptan ise aralarında en "sıradan" görünümlü kişi. Yolda görsen dikkat etmezsin. O derece. "Senin gelmenle diğer arkadaş izne çıkacak ve başka sipere gidecek. Onun kod adı seni ilgilendirmez yani. Kafana takma. Bizim diğer siperlerden farkımız şu. Karşıyı gözlemekle birlikte denizi de gözlüyoruz. Geçecek gemilere dair her bilgi listede yazıyor. Her geçtiklerinde bu bilgileri doğruluyoruz. Ayrıca gemilerin de güvenliğini sağlamak zorundayız. Eğer saldırı altında kalırlarsa, geri dönecekler ve biz bunu acil durum olarak bildirebileceğiz. Bunun iznini yeni aldım. Ben denizi yokluyor olacağım. Sen de diğerleri ile gözlem yap. Kolay gelsin!" Kaptan bu sözlerle tekrar uzaklaşıp kayalığa çıkıyor ve dikilmeye koyuluyor. Bu esnada da sana iki seçenek kalıyor. Tanışıp kaynaşmak veya gözleme koyulmak.

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#5
Genç delikanlı sorularını sorduktan sonra cevaplarını duymak için hazır şekilde bekliyordu. Niyeti bir an önce işe koyulmaktı ancak kafasındaki soru işaretleri giderilmeden bunları yapmak çok mantıklı değildi. Durumun ciddiyeti, verilen sorumluluk her şeyin iyi yapılması zorunda bırakıyordu onu. Her şeyi dinledikten sonra yine anlamsız bir şekilde azar yiyince yaşlıların problemlerinin kafasında olduğunu iyice anlamıştı.

Sınıra gittiği vakit oranın ne denli bir yer olduğunu görebiliyordu. Hayatında ilk defa bir savaşın içerisinde değildi belki ama bu sefer savaşın tam ortasında olacaktı. Sİperleri izlediği sırada onun gitme vakti gelmişti. Deniz bölümüne bakan kısımda görev alacağını duyunca içinde bir kıpırdaşma olmuştu, iyi anlamda. Etrafta çok fazla öğe olması onu strese sokacak şekilde etkilemişti ama stres onun hayatında önemli bir rol almıyordu.

Görev yerine geldiği vakit görevle ilgili bilgiyi kendisini Kaptan olarak tanıtan biri tarafından elde etmişti. Üstelik, yanında ona eşlik edecek insanları da tanıtmıştı. Dufo geldiğine göre bir başkası görev yerini terk edebilir, başka sipere gidebilir deniyordu. Bu biraz garip kaçmıştı ama bunu da notlarına eklemeyi ihmal etmeyecekti. Her gördüğü detayı, kod adlarını ve her şeyi not edecekti. Kimseyle tanışmaya ihtiyacı yoktu sadece ona verilen görevi gerçekleştirip hayatına devam etmek istiyordu.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#6
Kendini göreve adamış bir asker!
ya da
En kısa zamanda bu evreyi bitirip kendi daha büyük işlerine dönmek isteyen birisi

Dürbününü alıyor ve siperde uygun bir yere konumlanıyorsun. Dürbünü gözlerine geçirip izlemeye koyuluyorsun. Kulaklarına dalgaların ve kuşların sesi geliyor. Doğanın saf sesi. Güneş parlak ışınlarını her yere yağıyor. Doğanın aydınlığı. Sınır bölgesinde fazla insan göremiyorsun. Gördüklerinin sayısı az. Herkes bir yerden bir yere gitmekte. İlk birkaç saat eylemsiz geçiyor. Birkaç insan, birkaç araba ve onları izlediğiniz farkında olmalarının getirdiği gerginlik ve endişe. Siperler gizlenmiş değil sonuçta. Açıktalar. Kuzey Tihami olarak resmî bir dille gözlerinizin onların üzerinde olduğunu söylüyorsunuz. Onlar da karşılık olarak sizi yok sayıyor? Hiç Güney Tihami polisi görmüyorsun. Bir kere bile. Garip. Onları izlediğinizi biliyorlar ama tepkisiz mi kalıyorlar? Birkaç saatin ardından yanına Kılıçbalığı geliyor.

"Benim aram bitti. Sıra sende. Sandiviçimiz, meyvelerimiz, suyumuz var. Limonata da vardı ama bitti maalesef."

Sesi yumuşak ve diksiyonu muhteşem birisi. Oldukça da bakımlı bir erkek. Kendisine değer veriyor demek ki. Senin yerini almak için bekliyor başında. Kalkan ise karşıya sert bir şekilde bakmaya devam ediyor. Onun bakışlarını yakalayan her vatandaşın tüyleri diken diken oluyor. Ürpe geliyor ve hızlı adımlarla uzaklaşıyorlar. Bir kadına göre surat hatlarının oldukça keskin. Bol bol kası yok ama kasları belirgin. Kesinlikle bir geçmişi var. Kaptan ise hâlâ kayalıkların orada gemiler için beklemede.

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#8
Nöbet yerinde beklerken var olan uygulamanın insanlar gözünde ne kadar korkutucu olabildiğini düşünüyordu genç delikanlı. Bir savaş ortamında askerlerin sizin gözünüzün içine bakması sizi tehdit olarak görüyor demektir. Bulunduğu coğrafyanın kaderi olsa gerek ki savaşların hiçbir şekilde sonu gelmiyordu hatta üstüne başka coğrafyada, çıkarları doğrultusunda niyeti belirsiz güçlerin de bu olaya katıldığına tanık oluyorduk.

Bazen yaşadığınız hayatın içerisinde olduğunuz kişi olarak bulunmak sizlere sadece kayıp almanıza sebebiyet verir. Belki de en başından beri yapılması gereken şey kendini akışın dışında tutmaktansa, akışın içerisindeki en güçlü kuvvet olmaktı. Ya da bunların hiç biri değildi? Bir savaş içerisinde rol alacağını düşünmek bile insanı ürkütürken genç delikanlının ne yapması gerektiğine karar vermek zorunda olması onu daha da hırpalıyordu.

Nöbet sırasının bittiğini buraya geldiğinde tanıştığı kişilerden birisi söylemişti. Üstüne ona yemesi için nelere sahip olduklarını da söylemişti ki bu onu mutlu etmişti. Müsaade isteyip yemek bölümüne ilerlemişti. Yemek yemeden önce gördüğü her detayı tekrar kayıt etmiş, insanların ne yaptığını kağıda yazmış ve cebine koymuş olacaktı.

Limonatanın bittiğine üzülmüştü ama yapacak bir şey yoktu. Sadece ara ara su içecek, hafif meyveler yiyecek ve zamanının dolmasını bekleyecekti.
Image
► Show Spoiler

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#9
Senin ara vermen ile birlikte Kılıçbalığı senin olduğun yerden gözleme başlıyor. Birkaç dakikanın ardından Kalkan ile aralarında iletişim olduğundan şüpheleneceğin bir konuşma geçiyor.

"İlk siperde ne yaşadığını söylemiştin?
"Hı hıh."
"Hehehe, senden tırsmışlardı değil mi? Tihami'de senin gibisi yok sonuçta."
"Hmpf!"
"Nasıl da özgüven kasıyorsun şimdi? Hak veriyorum. Ben de savaşta en çok düşmanı öldüren olsam ve ölümcül yaralara karşın hayatta kalsam, ben de en az senin kadar özgüvenli olurdum. Yara izlerin olmasaydı, kimse inanmazdı. Çoğu bunu çirkinlik olarak görüyor ama sen gurur duyuyorsun, değil mi?"
"Hııı hııh!"
"Bence insanın iki kökenini de benimsemesi muhteşem. Bir yandan barışa ve sulara sevdalısın. Öte yandan savaştan zevk alacak kadar korkusuz ve güçlüsün."
"Hmm..."
"Oh, özür dilerim! Bana önceden bunun yanlış bir tanı olduğunu anlatmıştın. Olay savaşı sevmek değil, barış için savaşa katlanmak ve savaşa katlanmak için ona uyum sağlamak gerektiği idi, değil mi? Annenin öyle dediğini söylemiştin."

Bu tek taraflı sanılacak garip etkileşimden sonra Kalkan homurdanmaya başlayarak Kılıçbalığı'nın dikkatini karşıya çekiyor. İleride yaşlı bir amca var. Yere düşmüş olacak ki acı içinde inliyor ve bastonu uzağa yuvarlanmış. Sadece titriyor yerde. Kılıçbalığı gözlerinde acı, yüreğinde acıma ile doğruluyor ve ilerlemeye başlıyor. İlk adımını attığında Kalkan onu bileğinden tutuyor. Bakışlarının ruh delen keskinliği ses çıkarmasına bile gerek olmadığını kanıtlıyor. Kılıçbalığı güneş kadar parlak ve sıcak şekilde gülümsüyor Kalkan'a.

"Biz düşman değiliz."

Bunun üzerine Kalkan onu bırakıyor ve gitmesine izin veriyor. Kılıçbalığı tehlikenin "t" sini dahi barındırmayan bir şekilde yerde yatan muhtaca doğru yürüyor. O kadar iyimser bir şekilde hareket ediyor ki, ölümü bir o kadar acı verici oluyor. Amcaya yakın bir yerde attığı adım ile büyük bir patlama gerçekleşiyor. Yerden alevler ve dumanlar yükseliyor. Çıkan ses kulakları acıtıyor. Kılıçbalığı'ndan geriye hiçbir şey kalmıyor. Telsizler ayarlama cızırtıları ile dolarken Kalkan ayağı kalkıyor. Suratını göremiyorsun ama sıkmaktan renginin değiştiği hatta kan akmaya başladığı yumruklarını görebiliyorsun. Sen şoku atlatamadan o atlatıyor ve yürümeye başlıyor. Her bir adımı ile teninin rengi soluyor. Taa ki, ışığı yansıtarak gözleri bozacak kadar parlayan gri bir bedene bürünene kadar. Kılıçbalığı'nın öldüğü yere yaklaştığında duruyor ve var gücüyle savaş narası atarak yere vuruyor. Bunun üzerine bir seri patlama gerçekleşiyor. Geçici olarak sağır ediyorlar seni. Alevler duvar örermişçesine yan yana yükseliyorlar. Kara dumanlar önce sınırı kaplıyor, sonra da sana saldırıyorlar. Bütün sınır, hatta göz ucuyla gördüğün üzere, bütün siperler kara duman altında kalıyor. Göz gözü görmüyor. Yer ile gök sarsılıyor. Sandalyenden düştüğün gibi şok etkisi ile ayağı kalkıp etrafını kolaçan ediyorsun. Etrafındaki her şey dağılmış. Can havli ile telsizi ve radyoyu buluyorsun. Arızalanmış aygıtlardan duyuların sana dönerken şu sesler yükseliyor.

"Siper 1'den diğer siperlere! Siper 1'den diğer siperlere! Yanıt verin! Durum nedir?"
"Siper 3 konuşuyor! Ne olduğunu bilmiyoruz!
"Siper 6 konuşuyor! Çok şiddetli bir patlamadan ötürü her yer talan olmuş durumda! Hiçbir şey kalmadı!
"Frum ve Ser aşkına, o da neydi öyle? Ne böyle bir patlamaya neden olabilir?"
"Bomba mı patlattılar? Neden görmedik?
"Bu bomba olamaz! Kimse yoktu ki sınırda! uzaktan da atamazlar!
"Mayın! Tek açıklama bu olabilir! Eğer sınırda düşman askeri yoksa ve bu kadar çok patlama eş zamanlı olduysa, bu mayın demektir."
"Saçmalamayı kesin salaklar! Bu kadar fazla mayını nasıl döşeyecekler? Bu kadar çok malzemeleri olsa bile biz görmeden yapamazlar!"
"Asker haklı! Sabah gelen raporda sınırın temiz olduğu ve rutin sınır kontrolüne gerek olmadığı yazıyordu."

Anlık bir sessizlik çöktükten sonra konuşmalar devam ediyor.

"Bir dakika, sabah mı?"
"Evet, sabah ilk gelen grup bizdik. Siper 4. Geldiğimizde hava rüzgarlıydı ve siperin hemen ötesine uçmuş olan raporda bu yazıyordu."

Bir anlık sessizlik daha oluyor ve yetki komuta ile taşan bir haykırış yırtıp geçiyor o sessizliği.

"ULAN GERİZEKALILAR, RAPORLAR SABAH DEĞİL AKŞAM ALINIYOR! SİPERE DE DEĞİL KARAKOLA TESLİM EDİLİYOR! SİZ NE SİKİMDEN SÖZ EDİYORSUNUZ?!"

O sırada sonunda şimşekler çakıyor, jetonlar düşüyor ve son cümleler dökülüyor telsizlerden.

"GERİ ÇEKİLİN! HERKES SİPERLERİ TERK ETSİN! BU BİR T-"

Son cümleler bitemeden yetkilinin yaşamı bitiyor. Telsizden feryat figan çığlıklar yükseliyor. Çığlıkların kaynağı olan sayısız kan fışkırma ve et parçalanma sesleri de. O anda telsizin ve radyonun bozulup kapanıyor. Kılıçbalığı öldü. Kalkan'a ne olduğunu bilmiyorsun. Kaptan ne yapıyor hiç bilmiyorsun. Görüşün yok. Teçhizat sıfır. Sadece kınından çıkan kılıçların sesini ve etrafından gelen ayak seslerini duyuyorsun.

Sıra sende...

Re: [Dufo Slitshut - Ana Kurgu]

#10
Genç delikanlı dinlenmeye geçtiği sırada yerini Kılıçbalığına veriyordu. Çok geçmeden ikilinin arasındaki garip konuşmaya şahit oluyordu ancak buradan pek bir şey anlamıyordu. Bu ikisi, neden böyle garip konuşuyordu? Aralarındaki iletişimde bir sorun vardı ancak bunu yadırgamak yerine sadece not ediyordu söylenilenleri. Ayrıca, burada en son nöbet tutan kişileri de yazıyordu. Böylece sistemdeki tüm değişikliği tane tane rapor edebilecekti, böyle olması gerektiğine inanıyordu.

Daha sonrasında mevziyi izlerken uzakta yatan yaşlı bir amcaya tanık oluyorlardı. İkili kendi arasında konuştuğu sırada genç delikanlı yapılanın yanlış olduğunu düşünüyordu ancak kimseye karışmak istemiyordu. Bir an önce bu saçma yerden kurtulup, savaşın bitmesini dilemekten başka bir isteği bulunmuyordu. Olayı izlemeye devam ederken hiçbir şeyin olmayacağını düşündüğü noktada belki de hiç olmamasını dilediği şeyler olmaya başlamıştı. Savaşın sınırında beklerken, felaketin ortasına düşmüş olan genç delikanlının yaşadığı kaos ve vahşet tam olarak onun yaşındaki birinin yıkılacağı şekildeydi.

Masadan düştüğü gibi heyecan ve korkunun birleşmesiyle telsizi eline alıyor ve radyoya yakınlaşıyordu. Yaşanan olaylar sonrasında kendine ne olduğunu açıklamayadan telsizden gelen sesleri dinliyordu. Bu patlamanın nasıl gerçekleştiğine dair en ufak bir fikri yokken, Kaptan'ın ve diğerlerinin uzun süredir kolaçan ettiği sırada nasıl böyle bir şey olmuş olabilirdi ki? Kafasında gördüğü dört kişiyi yorumlarken telsizden duyduğu şeyler olayın ciddiyetini kavraması ve şu an her şeyi unutup, hayatta kalmaya odaklanmasını hatırlamasına yardımcı oluyordu.

Kendiyle baş başa kaldığı sırada duyduğu ayak seslerinden ötürü harekete geçmesi gerektiğini biliyordu ancak ne tarafa hareket edeceğini, ne durumda olduğunu bilmiyordu. Şimdilik yapabileceği en iyi şeyin bir kaçış yolu ararken, en azından siperlerden uzak güvenli bir yol oluşturmaya çalışırken Neon - Çakar Sersemletici kullanmayı kendini hazır hale getirecek ve gerekirse etrafındaki herkesi ve her şeyi, öldürecekti...
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Yata”

cron